Şüphe Ortaya Atmak, Tarihi Bir Konudur / Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in Vazifelerinden Birisi de Şüphelere Cevap Vermektir.
Şüphe neden bu isimle adlandırılmıştır? Bu sorunun cevabını Hazreti İmam Ali (a.s), Nehçü’l Belağa kitabının 38’ci Hutbesinde şöyle açıklamıştır: “Hiç kuşkusuz Şüphe’ye, Şüphe adının verilmesinin nedeni, Hakka olan benzerliğinden kaynaklanmakta ve zahirde kendisini hak olarak yansıttığından dolayıdır. Oysaki gerçekte hakk değildir.” Yine İmam Ali (a.s)’ın buyruklarına baktığımızda, Nehçü’l Belağa’nin ikinci hutbesinde, Hazreti Peygamber Efendimiz (s.a.a)’in gönderilmesinin felsefelerinden birisi de şüpheleri bertaraf etmesi olarak beyan edilmiştir. İmam Ali (a.s)’ın bu sözlerinden anlaşılacağı üzere, şüphe konusunun Tarihi bir konu olduğunu görmekteyiz. Şüphe kimi zaman düşmanlar tarafından ortaya atılmakta ve bazen de nadan dostlar tarafından ortaya atılmaktadır. Şüphelere cevap vermek hususunda elimizi çabuk tutmak zorundayız. Özellikle bilgi iletişiminin hızlı olduğu bu dönemde eğer geç kalınacak olursa, insanların akide ve amelini bozarak, onları Hakk’tan saptırmış olacaktır. Bu yüzden dolaydır ki, Hak din olan İslam’a öncülük edenlerin, ayet ve hadisleri doğru anlayarak, halka aktarması gerekir. Birçok yerde maalesef ayet-i ve hadisi doğru anlamdan açıklama yapanların, dine ne kadar büyük zararlar verdiğini görmekteyiz. Dolayısıyla Hak olan dini öğretileri, şüpheler oluşmadan halka anlatmaya çalışmak, din önderlerinin en önemli görevlerindendir.
Kum İlim ve İçtihat Merkezi Üstatlarından Ayetullah Kerimi Cehrumi