Bir kişinin doğruluğunun ve sadakatinin en önemli ölçülerinden birisi emin olmasıdır. Yani güven duyulan ve emaneti sahibine teslim eden olmasıdır. Kuran-ı Kerim´de yüce rabbimiz emaneti ehline vermemizi emretmiştir. Hadislerde geniş bir şekilde emaneti sahibine vermek, kişinin imanının kanıtı ve belirtisi olarak gösterilmiştir. İnsan aklen de emaneti sahibine vermenin, insanın en önemli özelliklerinden birisi olduğunu anlamaktadır.
Kuran-ı Kerim´de on dört masum (a.s) ilahi emanetler olarak tarif edilmiştir. Bugün bizler on dört masumun varisi olan İmam Mehdi´nin (a.s) yüce Allah´ın insanlığa bir emaneti olduğu hakikatine inanmaktayız. Bu konuyu açık bir şekilde bize gösteren ayet-i kerime, Nisa suresi 58.ayettir; ‘Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür.’
Bu ayetin mesajları
1-Kuran kültüründe emanetin geniş bir manası vardır. Yaşamın bütün alanlarını, siyasi, sosyal, ahlaki, kültürel vb. tümünü kapsamaktadır.
2- Emanete hıyanet etmenin nifakın nişanelerinden sayıldığı gibi emanetdar olup, ayrımcılıktan kaçınıp, adaletli davranmak da imanın önemli nişanelerindendir. Hadis-i şerifte şöyle geçiyor; ‘İnsanların rüku ve secdelerinin uzun olmasına bakmayın. Onların doğru söyleyip emanetdar olmalarına dikkat edin.’
3- Nasıl ki toplumsal sorumluluklarda doğru olmayan insanları doğru olan insanlara tercih etmek Allah´a, Resulullah´a (s.a.a) ve Müslümanlara hıyanet ise emanet konusunda da kendi vazifemizi yapmayıp, insanların hakkını vermemek hıyanettir.
4-Bu ayet-i kerimenin tefsirini İmam Rıza´ya (a.s) sordular. İmam Rıza (a.s) cevaben şöyle buyurdu; ‘Ayet-i kerimede geçen emanetleri ehline verin sözünden maksat, peygamberin ehlibeytidir. Her imam, imamet emanetini kendisinden sonraki imama vermelidir. Emaneti imamdan başkasına vermemeli ve imama vermekten de geri durmamalıdır.’
5-İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurdular; ‘Yüce Allah, Adem´in (a.s) yaratılışından on dört bin yıl önce kendi nurundan on dört nur yarattı. O nurlar bizim ruhlarımızdır.’ Şöyle sordular; O, on dört nur kimlerdir? İmam şöyle buyurdu; ‘Muhammed, Ali, Fatıma, Hasan, Hüseyin ve Hüseyin´in evlatlarından dokuz kişi ki onların dokuzuncusu bizim kaimimizdir.’ Sonra imamların adlarını birer birer saydı ve şöyle buyurdu; ‘Allah´a and olsun biz peygamberden sonra onun halifeleri ve vasileriyiz. Biz yüce Allah´ın peygambere bahşettiği o makamız. Biz nübüvvet ağacı, rahmetin kaynağı, hikmetin madeni, ilmin ışığı, risaletin mekanı, meleklerin gidip geldiği hane, Allah´ın sırlarına sahip olan ve kulları arasında onun emanetleriyiz.’
6-Birçok rivayette emanetten maksadın, toplumun önderi ve lideri olduğu açıklanmıştır. Ehlibeyt (a.s) o rehberlerdir. Ümmetin önderliğinin Ehlibeyt´e (a.s) teslim edilmesi bu ayete amel etmenin açık örneğidir. Evet bir toplumun saadetinin anahtarı layık insanların işbaşında olup, adaletli davranmalarıdır. Bir toplumun bozulmasının kaynağı ise ehliyetsiz kişilerin önderliğinde zalimane kararlardır. Hz.Ali (a.s) şöyle buyuruyor; ‘Her kim toplumda öne geçerse ve toplumda kendisinden daha layık birini gördüğü halde onu öne geçirmezse, kesin olarak Allah´a, peygambere ve müminlere hıyanet etmiştir.’
7-Bu hususta peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; ‘Ben aranızdan ayrılıyorum. Ve sizin içinizde iki emanet bırakıyorum. Kuran ve Ehlibeyt´im. Bu ikisi hiçbir zaman birbirinden ayrılmayacak.’ Yani Ehlibeyt (a.s) masumdur. Çünkü bir yanlış bile yapmak insanı kurandan ayırmış olur. Peygamberimiz, onların hiçbir zaman kurandan ayrılmayacağını buyurmuştur.
8-Ziyaret-i Kebire-i Camia´da Ehlibeyt´e (a.s) hitaben şöyle sesleniyoruz; ‘Siz, o korunmuş emanetlersiniz.’
9-Ayet-i Kerime´nin hükümlerinden biri devlet teşkil etmenin gerekliliğidir. Çünkü sorumlulukları ehline teslim edip, adaletli karar beklemek ancak ilahi devlet ve nizamın var olmasıyla mümkün olur.
Evet, İmam Mehdi (a.s) hem yüce Allah´ın hem de peygamberimizin (s.a.a) ümmete emanetidir. Rabbim onun adalet ve kerim devletini görmeyi, bütün cihanla beraber bize de ihsan buyursun.
Hasan Karabulut