Yüce Allah´ın insan hakkında sünnetlerinden biri insanın imtihan edilmesidir. İnsanın imtihan edilmesi konusu geniş bir şekilde Kuran-ı Kerim ve hadislerde yer almıştır. Kuran-ı Kerim´de yirmi yerde insanın imtihanından söz edilmektedir. Kimi ayetlerde yüce Allah açık ve sarih bir şekilde insanı imtihan ettiğini beyan buyurmuş, kimi ayetlerde de insanın yaşamış olduğu öykü ve hikayelerde insanı imtihan ettiğini beyan etmiştir. İlahi sünnetlerden biri de 12.İmam olan İmam Mehdi´nin (a.s) gaybet döneminde onun hakkında inanların ve Müslümanların imtihan edilmesidir.
Bu kısa mukaddimeyle Kuran-ı Kerim´de ilahi imtihanı net bir şekilde açıklayan Bakara suresi 155.ayet-i kerimeyi inceleyelim; ‘Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.’
İlahi imtihanlar farklı araç ve gereçlerle yapılmaktadır. Kimi zaman Allah insana nimetlerini vererek imtihan eder. Kimi zaman da insanın sahip olduğu nimetleri elinden alarak insanı imtihan eder. Kimi zaman insan hiçbir günahı ve kusuru olmadığı halde bazı musibet ve sıkıntılarla imtihan edilmiş olur.
Hadis kaynaklarında merhum şeyh seduk (r.a) kemal´ud-din ve´t-Temam´un-Nime kitabında İmam Sadık´tan (a.s) şöyle bir hadis nakletmiştir;
‘Hz.İmam Mehdi´nin zuhurundan önce yüce Allah tarafından müminler için bir kısım belirti ve nişaneler olacaktır.’ Ravi diyor ki; ‘Arz ettim, sana feda olayım. Onlar nelerdir?’ Hazret şöyle buyurdu; ‘Yüce Allah´ın şu buyruğudur; ‘Andolsun, biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.’ Yani siz müminleri İmam Mehdi´nin zuhurundan önce filan padişahların korkusundan imtihan edeceğiz. Ve saltanat sahiplerinin idaresinde açlıkla, bazen fiyatların pahalı olmasıyla, servetlerin azalıp kaybolması noktasında, bazen canların kaybolmasında yani ölümde ve bazen mahsullerin ve meyvelerin azalmasıyla sizi imtihan edeceğiz. Öyle bir dönemde Hz.Mehdi´nin zuhurunu sabırla bekleyenlere müjdeler olsun.’
Yüce Allah musibetleri insanoğluna yüklemesiyle insanı dünyadan koparıp kendisine bağlamayı istemektedir. İnsanın elini dünyadan çektirip kendi elinde karar kılmasıdır. Eğer sizin eliniz bir dostunuzun elindeyse diğer dostunuza elinizi uzatamazsınız. Hani meşhur bir örnek var ki derler bir elle iki karpuz taşınmaz! Sonuç olarak bir elle de iki dost tutulmaz. İnsan dünyadan elini çekmedikçe ahirete elini uzatmaz. İnsan zalimin idaresinden çıkmadıkça İmamla (a.s) biat edemez. Tağut vadisinden dışarıya çıkılmalıdır ki iman vadisine girilmiş olsun. Musibetlerin şöyle hüner ve yaptırımı vardır ki insanın elini dünyadan keser. Yüce Allah insanı dünyaya karşı isteksiz ve rağbetsiz karar kılmak için onu bir takım sıkıntılarla karşılaştırıyor ki insan dünyadan rağbetini çekmiş olsun.
Bazen baygın bir insana kendisine gelmesi için bir tokat atarlar. Musibetler de insanın aklını başına toplaması için ilahi tokatlardır. Ölmüş bir insanın tokat yemesi düşünülemez. Musibetler karşısında kendisine gelmeyen de ölmüş sayılır.
Burada şu soruyla karşılaşmamız mümkündür. Yüce Allah herkesin ne olduğunu bilmiyor mu ki imtihanlarla onu denesin?
Şüphesiz bizim imtihanlarımızla Allah´ın imtihanı arasında çok fark vardır. Bizim imtihanlarımız tanımak ve bilmek içindir. Ancak yüce Allah bizim yapımızdan ve karakterimizden haberdar olmak için bizi imtihan etmiyor. Çünkü o her düşünce ve davranıştan önce bizim ne olduğumuzu çok iyi bilmektedir. Birinci olarak yüce Allah imtihanla bizim neye müstehak olduğumuzu bize göstermiş oluyor. Çünkü Allah´ın mükafat ve cezası kişinin ameline göredir. Allah´ın bildiğine göre değildir. Örneğin bir öğretmen sınıfta öğrencinin durumunu çok iyi bilmektedir. Ancak ona puan vermesi için imtihan ediyor. O imtihanla notunun ne olduğu belirlenir. Oysaki öğretmen onun düşük ya da yüksek puan alacağını bilir. Bazen ilahi imtihan doğrularla yalancıların tanınması içindir. Çünkü insanların hepsi iyi ve doğru olduğunu iddia etmektedir. Böylece Allah imtihan ettiğinde bizim kendimize ne olduğumuzu göstermektedir. Allah´ın bir şey bilmesi için değil.
Bir başka açıdan imtihanların amacı insandaki yeteneklerin filizlenip aktif olması içindir. İyi ve kötüyü ayırt etmesi içindir. Gerçek sabır ile Allah yolunda cihat edenlerin diğerlerinden ayrılması içindir. İyi işleri kimler yapar? Bunun belirlenmesi içindir. Bu hususta Mansur Seygal diyor ki; Ben ve bir kısım cemaat İmam Cafer-i Sadık´ın (a.s) huzurunda oturmuştuk ve İmam Mehdi´nin (a.s) hak devletinin zuhurunu konuşuyorduk. İmam (a.s) bizi işitiyordu. Bize seslendi; ‘Hangi konuda konuşuyorsunuz? Uzaktır uzaktır! Andolsun Allah´ın zatına o beklediğiniz şey hemen olmayacak. İnsanlar elenmelidir. Andolsun Allah´a o yolunu beklediğiniz şey siz imtihan olmadıkça vuku bulmayacak. Andolsun Allah´a o göz diktiğiniz hakikat sizin iyiniz ve kötünüz ayrılmadıkça gerçekleşmeyecek.
Evet kardeşlerim biz İmam Mehdi´nin (a.s) gaybet döneminde İmam´ın (a.s) gaybetinden dolayı ayrı bir imtihan vermekteyiz. Anlattığımız konu herkesin rahat anlayacağı bir şekilde ifade edilmiştir. Allah bizi imtihanı kazananlardan eylesin.
Hasan Karabulut