Kuran-ı Kerim´de bazı yerlerde yüce Allah bazı insanları hayvana benzetmiştir. Bazı insanları dört ayaklı hayvanlara benzetmiş. Başka ayetlerde köpek ve ya eşeğe benzetmiştir. Bazı insanların bu şekil hayvanlara benzetilmesi insanın şahsiyetine ve ya insanın makamına hakaret değil midir?
Her şeyden önce Kuran-ı Kerim insanı ve diğer canlıları tanıtmanın peşindedir. Bazı insanların hayvana benzetilmesi de bu açıdandır. Yani Kuran-ı Kerim tahkir etmenin değil, tahkik ve araştırma yapmanın peşindedir. Yani insanın sahip olduğu özellikler hayvanın sahip olduğu özelliklerden çok farklıdır. Eğer insan sahip olduğu ve onu hayvanlardan ayırt eden ve üstün kılan özellikleri korumazsa o zaman yapı olarak insani yapıdan uzaklaşıp, hayvanların yapısına bürünmüş olur.
İnsanı hayvanlardan ayırt eden en büyük özellik akıldır. Eğer insan akılla hayatını idame ettirmiyorsa, akılla iş yapmıyorsa o zaman bu insan akıldan yoksun olan hayvanın yapısına inmiş oluyor. Kuran-ı Kerim´in de bize öğretmeye ve vurgulamaya çalıştığı bu gerçektir. Hayvanların birçoğunun yaşamda insanın maddi hayatını temin eden faydaları vardır. Örneğin insanoğlunun gıdasının en değerli ve en önemlileri hayvan ürünleridir. Süt, bal, et, yoğurt…
İnsanın giysisinin bir kısmı yine hayvanlardandır. Yün, ipek vs.
Günümüzde birçok insan ekmeğini hayvanların malzemelerini işlemek için kurulan fabrikalarda çalışarak elde etmektedir. Örneğin yün fabrikası, deri fabrikası, mezbahaneler vs.
Bazı hayvanlar yer yer insanlara faydalı olmaktadır. Örneğin eğitilmiş köpekler birçok yerde insana fayda sağlamaktadır. Hatta eğitilmiş köpeklerin eti helal olan hayvanları avlaması dahi insana faydalı ve helaldir.
Yer yer hayvanlar Allah´ın lütfuyla insanı koruyup yol gösteren olmuştur. Mesela örümcek böceği peygamberimizi (s.a.a) korumuştur. Karga, Kabil´e insanın defin şeklini öğretmiştir. Hüdhüd kuşu Hz.Süleyman´a (a.s) bir bölgenin insanlarının haktan ve tevhitten saptığını haber vermiştir.
Bu verdiğimiz örnekler dahilinde hayvanlar kendi yapısı ve tabiatı itibariyle onlar için verilen ve belirlenen misyonu yerine getirmektedirler. Yaratılmışların en değerli ve üstünü olan insan onun için verilen misyonu yerine getirmezse o zaman sadece şehvetini elde etmek için çalışan bir hayvan seviyesine düşmüş olur.
Örneğin Kuran-ı Kerim´de Allah, İlmin ve bilginin ışığında hareket etmeyen ve konuşmayan, ilim sahibi alimleri ve bilginleri kitap yüklü bir merkebe benzetmiştir. Nasıl ki bir eşek yükünün ne olduğunu anlamaz ve onun için yükünün kitap ya da taş ne olduğu fark etmez. İlim yüklü olup ilmin ışığından faydalanmayan insanı da kitap yüklü olan eşeğe benzetmiştir.
Ve ya ‘Kendisine kanıtlarımızı verdiğimiz, fakat onları bir kenara atan, bu yüzden şeytanın peşine taktığı, nihayet azgınlardan olan kişinin haberini onlara anlat. Eğer biz isteseydik o kişiyi delillerimizle yüceltirdik. Fakat o dünyaya saplanıp kaldı, hevesinin peşine düştü. İşte böylesinin hali, kovsan da bıraksan da hep dilini çıkarıp soluyan köpeğin haline benzer. Âyetlerimizi yalan sayan topluluğun durumu işte böyledir. Şimdi sen bu kıssayı anlat, umulur ki iyice düşünürler.’ Demiştir. Bu örnek ilk önce müminlerin safında olan bir alimin halini anlatıyor. Bu kişi heva hevesine uyarak dünyanın peşinde olmuş, bu hali onu yüce insanlık makamından düşürmüş ve sapanlardan karar kılmıştır. Yüce Allah bu insanı kuduz bir köpeğe benzetmiş yani bu insana ne yaparsan yap, bunun hakla, değerlerle işi olmaz, aynı kudurmuş bir kuduz köpeği gibi ne yaparsan yap o dilini çıkararak nefeslenip saldıracaktır demiştir.
Bu konuda İmam Sadık´ın (a.s) şu hadisini görmekteyiz; ‘Makam ve dünya serveti deniz suyu gibidir. Susamış bir insan ondan içtikçe daha da susar. O kadar içer ki sonunda ölür.’
Biz muvahhit ve Müslüman bir insan olarak. Dünyamızı ve ufkumuzu aydınlatan Kuran-ı Kerim´deki örnekleri doğru analiz edip tahlil ettiğimiz zaman görüyoruz ki Kuran hakaret eden ve küfür öğreten bir kitap değildir. Kuran kainatta var olan varlıkların tabiatını, doğasını, kimin kime nasıl benzediğini ve hangi şeyin diğer bir şeyle tabiatının uyum içerisinde olduğunu aktarıp öğretmektedir.
Hasan Karabulut