Yüce rabbimiz kuran-ı kerimde bizi barış ve adalet içerisinde yaşamaya davet etmiştir. Toplumların huzurunu bozup barış ve adalet ortamını ortadan kaldırmaya çalışanlara karşı ciddi mücadele vermemizi emretmiştir. Eğer insanlar azgın ve saldırgan insanların önünü alıp, onların saldırılarını durdurmazsa dünyada her daim azgınlar ve saldırganlar hükümran olacaktır. Konunun ehemmiyeti kuran-ı kerimde defalarca vurgulanmıştır. Mütecaviz, zalim, asi, azgın ve saldırgan insanlara karşı bütün insanların güç birliği yaparak mücadele etmesi ve gerektiğinde onlarla savaşması emredilmiştir.
İnsan dışı olan saldırganlık zihniyeti hangi inanç ve ideoloji mensubundan olursa olsun onu reddetmemiz ve o zihniyetin sahibiyle savaşmamız gerekiyor. Bu hususta kuran-ı kerim, Müslümanlar arasında bile zaman zaman yaşanması mümkün olan husumet ve düşmanlık sonucu çıkacak savaşlarda 3.grup İslam dünyasına önce onları barıştırmayı ve eğer bir taraf barışa yanaşmıyorsa ve azgın ve saldırganlık peşindeyse topyekün onunla savaşmayı emretmiştir.
Hucurat suresi 9.ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur; ‘Eğer müminlerden iki topluluk birbirleriyle savaşırlarsa aralarını düzeltiniz; eğer biri diğeri üzerine saldırırsa, saldıranlarla Allah’ın buyruğuna dönmelerine kadar savaşınız; eğer dönerlerse aralarını adaletle bulunuz, adil davranınız, şüphesiz Allah adil davrananları sever.’
Bu ayet-i kerimenin burada kısa bir öyküsünü siz değerli kardeşlerimizle paylaşacağız. Cemel savaşı öncesi İslam dünyasından bir grup, Talha, Zübeyr ve peygamberimizin (s.a.a) eşlerinden Ayşe hanımın öncülüğünde, İmam Ali´nin (a.s) hükümetine karşı baş kaldırmışlardı. İmam Ali (a.s) savaş olmasını istemiyordu. Onları bu yanlış yoldan, haksızlıktan ve isyandan dönmeye davet ediyordu. Ancak onlar zulüm ve isyanlarında ısrarcı oldular. İmam Ali (a.s) bunun üzerine ordusuna hitap ederek şöyle dedi; ‘İçinizden kim Hucurat suresinin 9.ayetini onlara gidip okumak ister?’
Müslim Mucaşii isminde bir genç ayağa kalktı ‘Ya Emir´el-Müminin, ben okurum.’’ Dedi. İmam şöyle buyurdu; ‘Ancak seni öldürürler. Kollarını keserler.’ Bu genç ‘Allah yolunda bunlar küçük şeylerdir.’ Dedi.
İmam (a.s) kuran-ı kerimi bu gence teslim etti ve Hucurat suresinin 9.ayetini Cemel´deki muhaliflere okumasını istedi. Müslim Mucaşii bu grubun önüne geçip kuran-ı kerimi sağ eline alarak onlara Hucurat suresinin 9.ayetini okumaya başladı. Müslim´in sağ kolunu vurarak kopardılar. Sonra kuran-ı kerimi sol eline alarak kaldırdı ve bu ayeti okumaya devam etti. Sol kolunu da bedeninden ayırdılar. Müslim şehit oldu.
İlahi ayetin okunması için iki kolunu verip şehit oldu. Hakk´a davet olan bu çağrı karşısında yapılan küstahça saldırganlığı cevaplamanın zamanı gelmişti. Böylece Cemel savaşı başladı. O günün İmam´ı ve İslam dünyasının rehberi olan İmam Ali´ye (a.s) karşı yapılan bu haksız isyan, bu isyana katılanların büyük çoğunluğunun ölümüyle sonuçlanmış oldu.
Evet kardeşlerim. Kısaca bu öyküde de İmam Ali (a.s) bize şunu göstermeye çalışıyor. Azgınlaşan ve saldırganlaşan insanların önü alınmalıdır. Bu anlattığımız ayet ve öykülerden yola çıkarak günümüz dünyasında gece gündüz Müslümanlara tehditler savuran, meydan okuyan, Filistinli çoluk çocuğu hunharca katleden, azgın ve saldırgan olan İsrail´e ve onun tam destekçisi büyük şeytan Amerika´ya karşı, topyekün bir islam mücadelesi verilmedikçe bu saldırganlık son bulmayacaktır. Bizim Kuran´a olan hassasiyetimiz burada ortaya çıkmalıdır. İsrail´i durdurmanın tek yolu, topyekün islam ümmeti olarak İsrail ile savaşmaktır. O zaman göreceğiz ki zafer müminlerindir. Barışın ve adaletin bölgemizde ve dünyamızda yaşanması azgın ve saldırgan insanların korkup yerlerinde oturmalarıyla mümkündür.
Hasan Karabulut