Allah´ın Adıyla,
Allah´ın kullarına verdiği en büyük nimetlerden biri de hidayet önderleri olan masum imamlardır. Bunca farklı ve çeşitli nimetler arasında, tüm insanlığa verilmiş müşterek bir nimettir bu. Tarihte imamların halka önderlik edip, onların doğru yola ulaşmaları için çabaladıklarını ancak imamlara düşmanlık eden kimselerinde bu işin olmaması için ilahi çabaya karşı, şeytani engeller koyduklarını görmekteyiz. Bu engellemelerden biri de imamın yaşı konusudur. Tarihte bir kaç defa halk ile imamların arasına bu setin çekilmeye çalışıldığına şahitlik ediyoruz. Peygamberimiz Hz.Muhammed´den (s.a.a) sonra, yüce Allah´ın insanlığa imam olarak tayin ettiği İmam Ali (a.s) için bu setin çekilmeye çalışıldığını görüyoruz. Savaşlarda en ön safta, ilim ve bilimde zirvede, ahlak ve edepde en yüksekde ve hakkında peygamberimizin yüzlerce fazilet buyurduğu İmam Ali (a.s) hakkında, halkın önderi olması için henüz gençtir denilmişti. Bu bahanelerle birlikte başa geçen kimseler, İslam devletinin zor zamanlarında da O hazretin kapısını çalmaya mecbur kalmışlardır. Elbette bundan başkada bir çok bahane ve engeller konulmaya çalışılmıştır. Bu set ve engeller neticesinde çeyrek asra tekabül eden bir zaman dilimi boyunca halk, O yüce şahsiyetin imamet nurundan tamamen faydalanamayıp, mahrum kalmıştır.
Tarihte diğer bir defa da İmam Rıza (a.s)´nın oğlu İmam Cevad (a.s)´ın imametinde buna benzer bir engellemeye şahitlik etmekteyiz. Ehl-i Beyt mektebinde olan, sonraki imamın önceki imam tarafından işaret edilmesi inancı, bazı kimseler tarafından sıkça dile getiriliyordu. Hakeza İmam Rıza (a.s)´dan sonra bir imam varsa, imamın sözüyle nas kabul edilip halka açıklanmalıydı. Ayrıca İmam Rıza (a.s)´nın bir erkek evladının olmaması, Vakıfiye fırkası tarafından, İmam Rıza (a.s)´nın da imam olmadığını dile getirilmesine sebep oluyordu. Onlar İmam Rıza (a.s)´yı imam olarak kabul etmediklerini ikrar ederken aynı zamanda imam olsaydı bir nesli olurdu diyorlardı.
H.195 yılında, İmam Cevad bir diğer adıyla İmam Muhammed Taki (a.s)´ın doğumu bu iki söylentiyi de ortadan kaldırdı. İmam Rıza (a.s), O´nun doğumunu şialar için çok bereketli bir doğum olarak nitelendirmiştir. O´nun doğumu, Ehl-i Beyt mektebinin 9.İmamının doğumuna ve özellikle Vakıfiye fırkasının, İmam Rıza´nın imameti hakkındaki iddialarının yerle bir olmasına sebep oldu.
Bizlere ulaşan bir rivayette, İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur; ‘’…Evet İslam´da şiilerimiz için bereketi bundan daha büyük olan bir başka çocuk daha doğmamıştır.’’
H.203 yılında, İmam Rıza (a.s)´nın şehadetiyle birlikte, İmam Cevad (a.s) imamet makamına geçti. Bu sırada İmam Cevad (a.s) 8 yaşındaydı. Bazı kimseler tarihin sahnesinde tekrar yer alarak, imamın yaşının az olduğunu ileri sürdü, bununla birlikte de insanların imamın arkasında durmalarını engellemek istediler. İmamet makamında hazır olan imamın çocuk olmaması gerektiğini iddia ettiler. İmam Rıza (a.s) kendi imameti döneminde şialarını bu durum için hazırlamış ve onları yetiştirmişti. İmam Rıza (a.s)´nın bu çabası, İmam Cevad (a.s) imamet makamına geçtiğinde, şiaların arasında dahi çıkabilecek büyük ihtilafları bertaraf etmiştir.
Abdullah bin Cafer bu konu hakkında naklettiği bir hadiste şöyle diyor; Ben ve Sefvan bin Yahya, İmam Rıza (a.s)´nın huzuruna vardık. Henüz üç yaşında olan Ebu Cafer (İmam Cevad) orada öylece duruyordu. Ben şöyle dedim: ‘’Allah bizleri sana feda eylesin, Allah korusun eğer bir olay olursa sizden sonra kim imam olacaktır ?’’ İmam Rıza (a.s), İmam Cevad (a.s)´ı işaret ederek: ‘’Bu oğlum’’ diye buyurdu.
Abdullah bin Cafer bu sırada İmam Rıza (a.s)´ya ‘’O, bu yaşta mı ?’’ diye sormuş ve İmam Rıza (a.s), İmam Cevad (a.s)´ın imameti hakkında bir delil ortaya koyarak: ‘’Evet, O bu yaştayken! Allah, iki yaşındaki İsa (a.s)´ı delil kıldı’’ demiştir.
Allah´ın insanlar için hüccet karar kılıp, makam verdiği kimseler, yaşları henüz küçük dahi olsa makamlarına geçebilirler. Bunun örneğini Hz.İsa (a.s) ve diğer bir kaç peygamberin hayatında da görmekteyiz. İmam Cevad (a.s) da 8 yaşındayken, babasının şehadeti üzerine imamet makamına geçmiştir. Aklında şüphe kalan müslümanlar uzak bölgelerden gelerek, İmam Cevad (a.s)´a sorular sormuşlardır. Kendi imametini kanıtlayan bu münazaralarda, sorulan sorulara eşsiz cevaplar vermiştir. Bu cevaplar karşısında uzak diyarlardan gelen dönemin alim ve bilimadamları, O´nun imametine şahitlik etmişlerdir. Bu münazaralar hakkında bir defasında kalabalık bir grubun binlerce soru sorduğu ve İmam (a.s)´ın bir kaç cevap ile bu soruların tümüne cevap verdiği kaynaklarımızdan bizlere ulaşmıştır. Bu sahneler neticesinde de şiaların imam Cevad (a.s)´ın imameti konusunda ihtilafa düşmediğini görmekteyiz.
İmam Cevad (a.s), Abbasi halifelerinin baskı ve kontrolleri altında hayatını sürdürmüş ve vekilleri aracılığıyla müslümanlarla irtibata geçmiştir. İmam, diğer islam fırkalarıyla da ilmi olarak mücadele etmiştir. Bunlara Gulat, Zeydiye, Vakıfiye ve Ehl-i hadis fırkaları örnek verilebilir. İmam Cevad (a.s), Abbasi halifesi Memun´dan sonra yerine geçen Mutasım tarafından zehirletilerek 25 yaşında şehid olmuştur.
Muhammet Sayan