Kur’an’ın Nüzulü Peygamber ( s.a.a), in Yüceliğinin Nişanesidir.
Bilginlerin ve seçkin kişilerin yüceliğini anlamanın yollarından biri, yaşadıkları dönemde ortaya koydukları eserler ve buluşlardır. Bu açıdan bakıldığında, peygamber efendimizin ( s.a.a ) makamını tanımak istersek hangi yöntemleri kullanmamız gerekir?Her şeyden önce şu hususu dikkate almalıyız ki : Acaba beşerin inanç, ahlâk ve hukuk öğretileri alanındaki o yüce gerçekleri keşfetmesi Peygambersiz mümkünmüydü? Bütün bilginler bir araya gelselerdi Kur’ân’ı Kerim’ de açıklanan dünya ve ahiret hayatında insanın saadete erişmesine neden olan küçük bir fıkhî hükmü, bir helali veya haramı, hatta bir mekruh veya müstehabbı kendi akıllarıyla keşfedip kesin bir yaşam programı olarak sunabilirlermiydi ?Buna göre insanoğlunun keşfedemeyeceği binlerce şeyin bu yüce Peygamber vasıtasıyla insanlara sunulduğunu itiraf etmemiz gerekiyor.Bütün bu keşifler. Hz. Muhammed’in ( s.a.a) büyük keşfi diye adlandırabileceğimiz ” Kur’ an- ı Kerim” ismindeki değerli bir kitapta bütün insanlara sunulmuştur.Bazıları, bu konuda Peygamberimizin sıradan bir aracı rolünün olduğunu sanabilirler. Hâlbuki bu yanlış bir düşüncedir. Âlemin bütün alanlarında cereyan eden uyumluluk ilkesi bunun aksini ispatlamaktadır. Eğer Kur’ ân-ı Kerim, Allah’ı ve O’ nun isim ve sıfatlarını tanıma; tevhidin sırları, ilâhi, elçilerin ve peygamberi ve insanoğlunun ebedi saadet ve mutluluğa erişmek için muhtaç olduğu toplumsal, hukukî, iktisadi ve siyasi sistemleri içeriyorsa; aynı şekilde eğer Kur’ân- ıKerim Allah Teala’nın en yüce nurunun tecellisi, varlık âleminin Hakk’ın öğretileri ise, bu durumda kalbi, melekût âleminden bu öğretileri alma liyakat ve yeteneğine sahip olan bir kişinin bu öğretilerle tam anlamıyla bir uyum içerisinde olması gerekir ve madde âleminden öyle bir şekilde soyutlanabilmeli ki bu gerçekleri tam olarak algılayıp açıklayabilsin. Bu konuda Hz. İmamAli el- Hadi’den (a.s) şöyle nakledilmiştir:” Peygamber ( s.a.a ) kırk yaşını doldurunca, Allah Teala onun kalbine baktı ve onun kalbini herkesin kalbinden daha üstün, daha itaatkâr, daha huzu ve huşu içerisinde buldu. Bunun üzerine gökyüzünün kapılarına izin verdi de açıldılar. sonra Hz. Muhammed ( s.a.a ) gökyüzüne baktı, Allah izin verince melekler yere indiler Hz. Muhammed (s.a.a) onları görüyordu. Peşinden Allah rahmetine emretti, rahmeti arştan Hz. Muhammed’in başının üzerinr kadar inip Hz. Muhammed’i ( s.a.a ) kapsadı. Sonra o, etrafı nurla kuşatılan ve meleklerin tavusu olan Ruhu’l – Emin Cebrail’e baktı. Cebrail Hz. Peygamber’in küçük parmağını tutup salladı ve peşinden: ( Ey Muhammed!) Yaratan Rabbinin adıyla oku ! O, insanı bir aşılanmış yumurtadan yarattı. Oku, insana bilmediklerini belleten , kalemle yazmayı öğreten Rabbin, en büyük kerem sahibidir.” Somra Allah Teala’ nın kendisine buyurduklarını Peygamber’e vahyedip gökyüzüne çıktı. Peygamber (s.a.a) dağdan aşağı indi. Allah’ın azemet ve yüceliği onu kapsamıştı. Allah Teala’nın kalbine inen makamının yüceliğinden ateşlenip titremeğe başladı. Kureyş’in yalanlamasından, kendisini delilikle ve şeytanın ona musallat olmasıyla suçlamasından endişelendi. Bu durum Peygamber’e ağır geldi. Hâlbuki o, hayatının ilk günlerinden beri Allah’ın en akıllı, en değerli ve en yüce kuluydu; şeytan ve delilerin söz ve hareketlerine her şeyden daha fazla öfkelenirdi. Allah Teala Peygamber’in kalbini güçlendirmeyi irade etti ve onun için dağları, kayaları ve çakıl taşlarını konuşturdu. Allah Resulü bunlardan her birine ulaştığı zaman kendisine seslenerek şöyle diyorlardı; Selam olsun sana ey Muhammed, selam olsun sana ey Allah’ın velisi! Müjdeler olsun sana ! Yüce Allah seni geçmiş ve gelecek insanlardan üstün kıldı:
Seni süsleyip yücetti.İmam cafer sandık (a.s) ise şöyle buyurmaktadır: ” Allah Teala varlıkları yaratınca onları iki gruba ayırdı ve seçtiği kulunu onlardan birisinin arasında kıldı. Sonra onları üç gruba ayırdı ve seçkin kulunu o üç gruptan birinin arasında karar kıldı. Bu şekilde seçimi devam etti,Nihayet Abdumenaf’ı seçti, Abdumenaf’tan Haşim’i seçti, Haşim’den Abdulmuttalib’i, Abdulmuttalib’den Abdullah’ı , Abdullah’tan da, Resulü Muhammed’ (s.a.a) i seçti. Peygamber’in doğumunu herkesten güzel ve temiz kıldı. Sonra Allah onu müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdi. Ona Kitab’ ı indirdi ve Kitap’taki her şeyi ona açıkladı. Bu iki hadiste, Hz. Muhammed’in (s.a.a) birtakım manevi makamlarına değinerek Kur’an- ı Kerim’in ona nazil olmasının nedeni, onun yeryüzünün en seçkin, en temiz ve en yüce insanı oluşu olarak açıklamıştır.
Ehlibeyt Alimi İlahiyatçı Yazar Behlül Salmanlı