Hicretin 10.yılı Hz.Peygamberimiz (s.a.a), Yemen´in Necran bölgesine bir tebliğ heyeti göndermişti. İslam´ı tebliğ eden bu heyet bu bölgede yaptığı çalışmadan sonra Medine´ye geri dönmüştür. Necranlılar, Hz.Peygamberi (s.a.a) ve onun getirmiş olduğu dini sorup soruşturma adına ve kendi inançlarına ve düşüncelerine ait olan sorular hakkında da peygambere sorular sormak için bir heyet oluşturdular ve bu heyeti Medine´ye gönderdiler. Medine´ye gelen bu heyet Hz.Peygamberimizle (s.a.a) görüştü. Sorularını sordular ve yanıtlarını aldılar.
Hz.İsa peygamberin (a.s) babası olmadığı için ‘O, Allah´ın oğludur ve ilahtır’ akidesinde ısrarcı olduklarından yüce Allah bunlara verilen doğru cevaplara rağmen batıl bir inançta ısrarcı oldukları için Hz.Peygambere (s.a.a) bunlarla mübahele yapmasını emretmiştir. Ve Al-i İmran 61. Ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; ‘Sana gelen bu bilgiden sonra her kim bu konuda seninle tartışmaya kalkışırsa, de ki: “Gelin, çocuklarımızı ve çocuklarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım, sonra da Allah’ın lâneti yalancıların üzerine olsun diye dua edelim.”
Allah tarafından gelen bu desturla Hz.Peygamberimiz (s.a.a), Necran grubunu mübaheleye davet etti. Yani karşılıklı olarak Allah´a el açıp, kimin düşüncesi ve iddiası batılsa Allah´ın lanetinin onun üzerine olmasını isteyerek, Allah´ın laneti hangi gruba gelmiş olursa o grubun batılda ve haksız olduğu, diğer grubun ise haklı olduğu belirlenmiş olacaktı. Peygamberimizin (s.a.a) bu isteği üzerine Hristiyanlar kendi aralarında istişare edip karar vermek için peygamberden bir günlük zaman istediler.
Hristiyan heyetin başında olan başpiskopos heyete şöyle dedi; ‘Yarın eğer Muhammed sade bir halde kendi ailesi ve çocuklarıyla mübahele için gelirse, mübaheleden çekilin. Ancak ashabıyla teşrifatla birlikte gelirse onun peygamberliğinin bir temeli ve esası yoktur, mübahele edin.’
Ertesi gün Medine´nin dışında, Medine´ye iki kilometre mesafedeki belirlenen yere Hristiyan heyeti gelmişti. Bu heyet Hz.Peygamberin (s.a.a) çok sade bir grupla geldiğini gördü. Peygamber (s.a.a), İmam Ali´nin (a.s) elinden tutmuştu. Önlerinde iki çocuk ve arkalarında bir kadın vardı. Başpiskopos sordu ‘Muhammed´in beraberinde getirdikleri kimlerdir?’ Dediler ki; ‘Elinden tuttuğu amcaoğlu ve damadı Ali´dir. Önlerinde olan iki torunları Hasan ve Hüseyin´dir. Arkalarında olan peygamberin tek kızı olan Fatıma´dır. Peygamberin yanında bu kızı herkesten daha azizdir.’
Başpiskopos şöyle dedi; ‘Bir kişi görüyorum ki iradeli ve cesaretle mübaheleye gelmektedir. Korkuyorum ki o doğru olsun. Eğer doğru olursa bizim üzerimize büyük bir bela çökmüş olacak.’
Sonra şöyle dedi; ‘Ey Ebu´l-Kasım Muhammed, biz seninle mübahele etmiyoruz. Gel birlikte barış yapalım.’
Bazı rivayetlerde şöyle geçmektedir: Başpiskopos şöyle söyledi; ‘Bir kısım simalar görüyorum ki eğer Allah´tan bir dağın yerinden sökülmesini isteseler o dağ yerinden sökülür. Öyleyse mübaheleden kaçının! Helak olmuş olursunuz.’
Bunların isteği üzerine Hz.Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; ‘Ant olsun Allah´a, eğer mübahele etseydiler bu vadi ateş kütlesiyle dolacak ve onların hepsi helak olacaktı.’
Hz.Peygamberimiz (s.a.a), İmam Hasan ve İmam Hüseyin´in (a.s) yaşları 6-7 olduğu halde niçin bu dört kişiyi kendisiyle birlikte getirmiştir? Çünkü peygamberimiz şu hakikati bütün ashaba ve ümmete bildirmiştir ki bunlar benim bu hak davamda ortaklarım ve yardımcılarımdır. Bu hak dava yani yüce İslam dini benden sonra bunlarla korunup yaşanacaktır.
Ayet-i kerimede İmam Ali (a.s) peygamberin nefsi yani canı olarak tanımlanmıştır. Şia ve Ehlisünnet kaynaklarında mübahele olayı Ehlibeyt´in (a.s) azametini ve faziletini anlatan en önemli ayetlerden birisidir. Bu konuda Şia ve Sünni kaynaklarında konuyu çok detaylı biçimde anlatan hadisler mevcuttur.
Örneğin Sahih-i Müslim´de sahabenin faziletleri bölümünde Ebu Talip Oğlu Ali´nin faziletleri konusunda Seed İbni Ebi Vakkas´tan şöyle rivayet edilmiştir; ‘Muaviye saad´a söyledi; Niçin Ebu Turap Ali´ye küfretmiyorsun?’
Dedi ki; ‘Ben peygamberden üç şey duydum bundan dolayı Ali´ye sövemiyorum. Eğer onlardan bir tanesi benim için olsaydı kırmızı deve sürülerinden benim için daha kıymetliydi.’
1-Menzilet hadisi; Tebük savaşında söylemişti,
2-Hayber savaşında İslam sancağını onun eline verip söyledikleri,
3-Bu ayet-i kerime (mübahele) indiği zaman peygamber, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin´i çağırdı ve şöyle söyledi; Allah´ım bunlar benim Ehlibeytimdir.
Evet kardeşler ve dostlar kuranla tanışmak, kuranı ölçü alarak İslam değerlerini ve öncülerini doğru tanımamıza vesile olacaktır. Ehlibeyt´i en mükemmel tanıtan ayetlerden biri de işte mübahele ayetidir. Allah bizi Ehlibeyt´ten ayrı salmasın.
Hasan Karabulut