Kuran-ı kerimin açıkladığı sırat´el-mustagim yani doğru yol, peygamber, kuran ve masum imamdır. Bizim Allah´tan istediğimiz doğru yol yani peygamberi, kuranı ve imamı takip etmemizdir. Bu anlamda hadislerde şöyle geçmektedir; Sırat yani yol iki tanedir; Dünyadaki yol ve ahiretteki yoldur.
Dünyadaki yol, doğru yol ise ahirette de sırat köprüsü denilen o köprüden geçiş rahat ve kolaydır. Ancak dünyadaki yol, doğru yol değilse ahirette bu köprüden geçiş imkansızdır. Kıyamet günü cennetin yolu cehennemin üzerinden geçer. Cehennemin üzerinden geçen bu yol aslında bir köprüdür ve bu köprünün adına sırat köprüsü denilmiştir. Yüce Allah kuran-ı kerimde cennet ehlinin bu köprüden geçerek cennete varacağını beyan buyurmuştur.
Meryem suresi 71.ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır; ‘’ (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.’’
Herkesin sırat köprüsünden geçişinin kesin olduğuna göre, sırat köprüsünden rahat geçmenin şart ve yollarını bilip tanımamız gerekiyor.
Hadislerden anladığımız sırat köprüsünden bir kimseler rahat geçecektir ki bu dünyada Allah´ın kılavuzlarını yani peygamber ve imamları takip etmiştirler. O zaman sırat köprüsünden geçiş dünyadaki amel ve davranışlarımıza bağlıdır. Sırat köprüsü bütün ümmetlerin gündeminde ve üzerinde hassasiyetle düşündükleri en önemli meselelerden birisidir. İslam dünyasında sırat köprüsünden rahatça geçmenin yolu, İmam Ali´yi (a.s) sevmek ve onun vilayetini kabul etmekle mümkündür.
Bu hususta ehlisünnet ulemasının en meşhur ve muteber mezhep imamlarından biri olan Ahmed Bin Hanbel´in açıklaması önem arz etmektedir. Allame-i emini, El-ğadir kitabının 3.cilt 299.sayfasında şöyle yazmıştır; Ahmed Bin Hanbel, Hanbeli mezhebinin imamı şöyle diyor; ‘’Bu köprüden ya geçiş yapacağız ya da bu köprüden düşeceğiz. Bu bizim İmam Ali´ye (a.s) karşı düşünce ve davranışlarımıza bağlıdır. İmam Ali´ye karşıysan bu köprüden düşeceksin.’’
Bu konuda Hz.peygamberimiz şöyle buyurmuştur; ‘’Her şey için bir ruhsat vardır. Sırat köprüsünden geçiş ruhsatı Ebu Talip oğlu Ali´nin sevgisidir.’’ (İbn-i Şehr-i Aşub, cilt.2, syf.156)
Yine bu hususta 1.halife Ebu Bekir´den şöyle nakledilmiştir; ‘’Ben Resulullah´tan (s.a.a) duydum ki şöyle buyuruyordu; ‘’Ali´den ruhsatı olmayan hiç kimse sırat köprüsünden geçiş yapamaz.’’ (İbn-i hecer heytemi, Essevaig´ul-muherrege, syf.126, suleyman gunduzi, kitab-ı yenaimul mevedde, cilt.3, syf.230)
Diğer bir hadis-i şerifte Hz.Peygamberimiz şöyle buyurmuştur; ‘’Kıyamet günü olduğu zaman ben, Ali ve Cebrail sırat köprüsünün başında duracağız. Bu köprüden rahat geçebilmek için insanların Ali´den ruhsat alması gerekiyor.’’
Dostlar, her gün namazımızda yüce rabbin huzuruna arz ettiğimiz ‘’Allah´ım bizi doğru yola yönlendir ve hidayet et’’ isteği üzerinde çok düşünmemiz gerekiyor. Bu doğru yol gerçekten ehlibeytin bu dünyada ortaya koyduğu düşünceyi, itikadı, ameli, hükmü, helal ve haramı tanıyıp, ona göre islamı yaşamaktır. Yani bir başka değimle sırat köprüsünün ruhsatını kıyamette değil, bu dünyada elde etmemiz gerekiyor. Eğer biz bu dünyada kuranın sevgisini ve itaatini farz kıldığı, peygamber ve ehlibeytini sevip, sayıp, izlersek bu ruhsatı almışız demektir. Ancak bu dinin ölçü ve önderleri olan ehlibeyte yapılan haksızlıkları, zulüm ve cinayetleri yorumlamaya kalkıp, Emevi ve Abbasi gibi canileri aklamaya çalışırsak o zaman kendi irademizle cehennemi kazanmış oluruz. Allah bütün hakkı arayanlarla beraber bize sırat köprüsünün ruhsatı olan peygamber ve ehlibeytini tanıyıp, izleme basireti ve imanı ihsan buyursun.
Hasan Karabulut