Bir rivayete göre Emirü’l-Müminin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kur’an’da ‘Ey kendilerine karşı aşırı giden kullarım!’ (Zümer, 53) ayetinden daha geniş bir ayet yoktur.”
Kur’an’ın pek çok ayetinde “tövbe daveti” ve “umut” vurgulanmaktadır. Nitekim yukarıdaki ayetin devamında şöyle buyrulmuştur:
“Ve Rabbinize dönün, O’na teslim olun; azap size gelmeden önce, sonra hiçbir yardım görmezsiniz.” (Zümer, 54)
Yine başka bir ayette şöyle buyrulmuştur:
“Rahmetim her şeyi kuşatmıştır.” (Araf, 156)
Hz. Yakub’un (a.s) diliyle şöyle ifade edilmiştir:
“Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah’ın rahmetinden ancak kâfirler ümidini keser.” (Yusuf, 87)
Büyük peygamber Hz. İbrahim de (a.s) şöyle buyurmaktadır:
“Rabbinin rahmetinden ancak sapkınlar ümidini keser.” (Hicr, 56)
Her Durumda Tövbe Etmek Gerekir
Buna göre, insan hangi durumda olursa olsun ve ne kadar günaha batarsa batsın, yine de Allah’a yönelmeli ve O’nun rahmetinden ümidini kesmemelidir. Çünkü bu ümitsizlik, küfür ve sapkınlık olup en büyük günahlardan biridir.
Biliyoruz ki, Allah’ın rahmetinden ümidini kesmek en büyük günahlardandır. Çünkü böyle biri, artık hiçbir günahtan çekinmez ve şöyle der: “Ben zaten battım, bir karış batmışım, isterse yüz karış olsun fark etmez.”
Umutsuzluk, şeytanın insanın kalbine nüfuz etmek için kullandığı en tehlikeli yoldur. Bu yüzden İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Lokman, oğluna şöyle dedi: ‘Öyle bir Allah korkusuna sahip ol ki, tüm insanların ve cinlerin ibadetini yapsan bile, yine de O’nun azabından emin olma. Ama öyle de bir umut besle ki, tüm insanların ve cinlerin günahlarını işlemiş olsan bile, yine de Allah’ın rahmetinden ümit kesme.’”
Emirü’l-Müminin Ali (a.s) de şöyle buyurmuştur:
“Şaşarım o kimseye ki, ümitsiz olurken istiğfar (tövbe) etme imkânı yanındadır!”
Bununla Allah’ın tövbe kapılarını açık tuttuğuna işaret etmektedir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“De ki: Ey kendilerine karşı aşırı giden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.” (Zümer, 53)
Tövbe İçin Fırsatı Kaçırmamak
Emirü’l-Müminin Ali (a.s) bir hutbesinde, tövbe için fırsat varken bu fırsatı değerlendirmek gerektiğini vurgulamıştır:
“Şimdi, hayatta ve nefes alıp verirken çalışın. Çünkü amel defterleri henüz açıktır, tövbe kapıları hâlâ açıktır, Allah’a yönelen çağrılmaktadır ve günahkârlara umut verilmektedir. Ama amel zamanı sona ermeden, mühlet bitmeden, ecel gelip çatmadan, tövbe kapıları kapanmadan ve amellerinizi kaydeden melekler göğe yükselmeden önce bu fırsatı değerlendirin!”
Bu hutbenin bazı bölümlerinde de şöyle buyrulmuştur:
“Şimdi, hayattayken ve tövbe kapıları açıkken Allah’a yönelin… Çünkü isyankârlar O’na çağrılmakta ve günahkârlara af ümidi verilmektedir. Tövbe kapıları kapanmadan bu fırsatı değerlendirin!”
Tövbenin Gücü
Açıktır ki, tövbe kapıları açık olduğu sürece insanın dönüş yolu vardır. Tövbe gözyaşı, işlenen günahların ateşini söndürebilir. Allah’a dönüp samimi bir şekilde pişman olan bir kimse, tövbe gözyaşıyla günahlarının ateşini söndürebilir.
Kâfi kitabında geçen bir hadiste, İmam Muhammed Bakır (a.s) veya İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur:
“Hz. Âdem, Allah’a şöyle arz etti: ‘Rabbim! Şeytanı bana musallat kıldın ve onu kanımda dolaşan bir varlık haline getirdin. Buna karşı bana bir şey bahşet!’ Allah buyurdu: ‘Ey Âdem! Sana şu lütufta bulundum: Kim günah işlemeye niyetlenirse, ona hemen günah yazılmayacaktır. Eğer günahı işlerse, sadece bir günah yazılacaktır. Ama eğer iyilik yapmayı niyet ederse, bunu işlemeden önce bile bir sevap yazılacaktır. Eğer yaparsa, on kat sevap yazılacaktır.’ Âdem dedi ki: ‘Rabbim! Daha fazla lütufta bulun!’ Allah buyurdu: ‘Kim bir günah işler ve sonra istiğfar ederse, onu bağışlarım.’ Âdem tekrar dedi ki: ‘Rabbim! Daha fazla lütufta bulun!’ Allah buyurdu: ‘Tövbe kapılarını onlar için açık bıraktım, ta ki canları gırtlaklarına varıncaya kadar.’”
Bunun üzerine Âdem dedi ki: “Bu bana yeter!”
Ayetullah Mekarim Şirazi