Yoldan çıkanın sözüne güvenmeyin
İnsan duyduğu haberin doğru olup olmadığına dikkat etmelidir. Haberi veren kişi güvenilir ve dürüst bir insansa onun haberine güvenmek ve inanmak gerekiyor. Ancak haberi veren kişiyi tanımıyorsak ve ya onu bozuk bir kişi yahut kişilik olarak biliyorsak, o kişinin haberini araştırmamız gerekiyor. Araştırmadan alelacele onun haberine inanmak ve yaymak sonradan insanın pişmanlık duymasına sebep olur. Bu konuda Kuran-ı Kerim´de yüce rabbimiz Hucurat suresi 6.ayet-i kerimede bizleri uyarmıştır; ‘Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra ettiğinize pişman olursunuz.’
Bu ayetin iniş sebebiyle ilgili Sünni ve Şii kaynaklarında şöyle geçmektedir; Bu ayet Velid Bin Ugbe hakkında inmiştir. Hz. Peygamberimiz (s.a.a) Velid´i, Ben-i Mustelak kabilesinden zekat alması için gönderdi. Velid ile bu kabile arasında cahiliyet döneminden bir husumet vardı. Bu kabilenin mensupları Velid´i karşılamaya geldiklerinde, Velid onu öldürme düşüncesiyle geldiklerini zannetti. Bundan dolayı kabileye doğru gitmedi ve peygamberimize geri döndü. Peygamberimize şöyle arz etti; ‘Bu kabile zekat vermiyor.’
Peygamberimiz (s.a.a) bu haberden rahatsız oldu ve bu kabileyi ikaz etmeyi düşündü. Bunun üzerine bu ayet inerek, haberin araştırılması emrini verdi. Bir başka deyimle Velid´in fasık yani yoldan çıkmış biri olduğunu vurguladı ve Müslümanların yoldan çıkmış birinin sözünü hemen kabul etmemesi ve araştırması gerektiğini beyan buyurdu. Her şeyden önce şunu açıklamamız gerekiyor; Peygamberimiz (s.a.a) Velid´i oraya gönderdiği zaman onun fasık biri olduğunu bilmiyordu. Çünkü peygamberimiz fasık birini kendisinden taraf memur kılarak bir vazifeye göndermez. Bu ayet inerek hem Velid´in iç yüzünün bozuk olduğunu açıkladı hem de Müslümanlar için yoldan çıkan birinin haberi konusunda bir ölçü belirledi; Fasık birinin haberine hemen inanmayın!
Tarihte şöyle geçiyor; İmam Hüseyin (a.s) ile Velid arasında geçen tartışmada, İmam (a.s) Velid´e şöyle söyledi; ‘Ben seni Ebu Talip oğlu Ali´ye karşı olan düşmanlığınla kınamam. Çünkü kuran seni fasık ve Ali´yi ise mümin olarak tanıtmıştır.’
Burada önemli bir konuyu açıklamamız gerekiyor. Kişilerin hakkında tecessüs yani araştırma yapmak dinen caiz midir? Cevabında şöyle diyoruz; Kişilerin verdiği haber iki kısımdır. Kişinin kendisini ilgilendiren haberde araştırma yapmamız caiz değildir. Ancak verdiği haber toplumla alakadar ve toplumu ilgilendiren bir konuysa kesin olarak o kişinin haberini araştırmamız gerekiyor. Tabi ki mümin ve güvenilir insanın haberine itimat etmemiz gerekiyor. Ancak toplumda artık yoldan çıkan, değerlerini ve inancını kişisel menfaat ve çıkarları karşısında hiçe sayan kimselerin sözüne, onların haberine inanmamak gerekiyor. Onların verdiği haber ve sözü araştırmamız gerekiyor. Bu, kuran-ı kerimin açık desturudur.
Kuran-ı Kerim, toplumda doğru olmayan ve yalan söyleyen kişiler hakkında büyük cezalar olduğunu buyurmuştur. Bunun için özellikle İslam adına söylenilen sözlerin, kimler tarafından söylendiğine çok dikkat etmemiz gerekiyor. Hz. Peygamberimiz (s.a.a) veda haccında ümmeti şöyle uyarmıştı; ‘Benden yalan haberler nakledenlerin sayısı çoktur. Ve gelecekte bunlar daha fazla olacaklar. Bana bilinçli bir şekilde yalan nispeti verenlerin yeri cehennemdir. Benden olduğunu duyduğunuz sözleri Kuran-ı Kerim´e ve benim sünnetime sorun. Eğer mutabık ise kabul edin. Değilse reddedin.’ Evet kardeşlerim. İmam Sadık (a.s), bazı kişilerin yalan sözlerinin nisbetini İmam Bakır´a (a.s) verdiğini duyduğu zaman, toplumu aldatan ve yalan söyleyen bu kişilere lanet etmiştir.
Bu ayetin mesajları;
1- Mümin araştıran kişi olmalıdır. Yüzeysel düşünen ve çabuk kabul eden olmamalıdır.
2- Peygamberimizin (s.a.a) sahabelerinin hepsi adil değildi. Onların arasında fasık ve münafık kişiler de vardı.
3- Bugün Müslümanların içerisinde de aynı şekilde fasık ve münafıklar vardır. İşi toplumu bozmak olan yoldan çıkanları topluma tanıtmanın mahsuru yoktur.
4- İki şey fitne ortamıdır. Yoldan çıkanın çabası, müminin ise çabuk inanması. Çünkü yoldan çıkan dünyası ve menfaati için toplumda her türlü davranış ve sözü kendisi için mubah görmektedir.
5- İslam´da aslolan halka güvenmektir. Ancak yoldan çıkan birinin durumu normal insanlardan farklıdır.
6- İman yüzeysel bakışla elde edilmez. Toplumda olup bitenleri umursamamak yanlıştır. Araştırmak gerekiyor.
7- İslam toplumu her zaman doğru olmayan sözlerle karşı karşıya gelmektedir. Bundan dolayı insanlar basiretli olmalıdır.
8- Bir haberi acelecilikle kabul etmek kişinin cahilliğinin belirtisidir.
9- Allah´ın desturlarına amel etmek pişmanlığa engeldir. Ölçüp tartmadan kabul edilen işlerin sonucu pişmanlıktır.
Hasan Karabulut