İmam Rıza (a.s) Horasan´a geldikten bir yıl sonra, bacısı Fatıma-i Masume (s.a) kardeşi İmam Rıza´yı (a.s) ziyaret etme amacıyla, Medine´den kendi ailelerinden ve yakınlarından oluşan bir kafileyle, Horasan´a doğru yola çıkmışlardır. Bu kafilede Hz.Masume´nin dört kardeşi ve birçok yeğenleri bulunmaktaydı.
Kafile İran´ın Save şehrine geldiği zaman Abbasi hükümetinin askerleri bu kafileye hücum edip saldırmış ve kafiledeki tüm erkekleri şehit etmiştir. Ancak kafiledeki kadınlara dokunmamışlar. Bu sırada Kum ahalisi ehlibeyt kafilesinin Save´ye geldiğinin haberini almış ve Save´ye gitmişler. Ancak Save´de bu acı hadiseyi görmüşler. Bu kafileye saldırılmış ve erkekleri öldürülmüştü ancak kadınlar öldürülmemişti.
Kumlular Hz.Masume´yi ve onunla beraber olan kız kardeşlerini ve dostlarını kuma davet etmiş ve onları kum şehrine götürmüşlerdir. Kum şehrinde tanınmış şahsiyetlerden biri olan Musa bin Hazrec kendisini karşılamış ve evinde misafir etmiştir. Karşılaştıkları saldırı sebebiyle kardeşlerinin şehit olması ve yaşadığı bu büyük acıdan dolayı büyük bir rahatsızlık geçiriyordu. 17 gün Musa bin Hazrec´in evinde hastalığıyla birlikte Allah´a raz-u niyaz ve ibadet ederek kaldıktan sonra Allah´ın rahmetine mutahhar ruhunu teslim etti. Musa bin Hazrec´in kum şehrindeki bağına defnedildi.
Bu acı hadise ve Hz.Masume´nin (s.a) vefat haberi İmam Rıza´ya (a.s) ulaştığında, İmam yaşadığı bu büyük musibet ve hüzünden sonra Hz.Masume´nin unutulmaması ve onun bulunduğu mekanın müminlerin mekanı olması sebebiyle şu tarihi cümleyi buyurmuştur; ‘Fatıma, Masume´dir. O´nu ziyaret eden beni ziyaret etmiş gibidir.’
Yine bu noktada Hz.Masume´nin yattığı bu mekanın kutsiyetini dedesi İmam Cafer-i Sadık (a.s) henüz o dünyaya gelmeden buyurmuştur. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur; Allah´ın bir haremi vardır ve o Kabe´dir. Hz.Peygamberin (s.a.a) de bir haremi vardır ve o Medine´de Mescid´un-Nebi´dir. İmam Ali´nin (a.s) de bir haremi vardır ve o Kufe´nin Necefi´dir. Ben ve benim evlatlarım olan imamların haremi Kum şehridir.’
Yine İmam Sadık (a.s) ayrı bir buyruğunda Hz.Masume´nin kumda defnedileceğini ve bunun Allah´ın katında ne kadar şanının ve değerinin olduğunu şu cümlesiyle beyan etmiştir; ‘Kum´da benim çocuklarımdan adı ‘Fatıma binti Musa’ olan birisi vefat edecek ve onun şefaatiyle tüm şialarımız cennete girecektir.’
Allah bütün hak ehli olan bütün müminlerle beraber, bizi de Hz.Masume´nin (s.a) şefaatinde olan kullarından karar kılsın.
Hasan Karabulut