İslam peygamberini (s.a.a) tanımak en önemli vazife ve görevimizdir. Peygamberi doğru tanımak, islamı doğru tanıyıp, anlamamızı sağlayacaktır. Çünkü islam dinini bize getiren Allah elçisi Hz.Muhammed (s.a.a), o dinin hüküm, emir ve yasaklarını insanlara anlatmadan ve aktarmadan önce, kendisi amel ediyor ve sonra anlatıyordu.
Bunun için peygamberi tanımak, islamı tanımak anlamına gelmektedir. İnsanoğluna bahşedilen en büyük nimet, Hz.Peygamberin zatıdır. O peygamber aracılığıyla yüzlerce nimet insana verilmiştir. Bundan dolayı o hazret ilahi nimet, lütuf ve rahmetin insanoğluna ulaşma kanalıdır. Bu sebeple yüce Allah kuran-ı kerimde, peygamberin öne çıkan en önemli sıfatlarını tanıttığında, onu bütün kainata rahmet olarak tanıtmaktadır.
Peygamber bizi cehalet, günah, gaflet ve şirkten alıp, nura, marifete, güzelliğe ve tevhide götürmektedir. Gerçekten peygamberin vücudu nurdur. Onun sözü ışıktır. Onun davranış ve amelleri nurdur. Öyle ki yüce yaradan, onu kuranı kerimde nur yani ışık olarak tanıtmıştır. O bizim karanlık dünyamızın güneşidir. Bu sebeple kuran-ı kerim ona güneş unvanını vermiştir. Ve Allah şöyle buyurdu; ‘’Ant olsun güneşe ve onun ışığına.’’
Hz.Peygamberimiz düşünce ve mana aleminin gerçek güneşidir. O geldiği günden, günümüze kadar insana hedefini, yaratılışını ve yolunu göstermiştir ve göstermeye devam etmektedir. Bu uğurda verdiği mücadelede hiçbir zaman geri durmamıştır.
Akıl, ahlak ve bilgiden yoksun olan insanların karşısında bile, sevgisi ve ışığıyla ortaya çıkmış ve görülmüştür.
Tefsir-i Minhac´ul-Sadıgin kitabında onun nasıl bir nur ve rahmet elçisi olduğu şu öyküyle anlatılmıştır.
Bir gün peygamber ashabıyla birlikte mescitte oturuyordu. O sırada bir bedevi arap mescide girdi. Kılıcını beline bağlamıştı. Elbisesinde bir kertenkele vardı. Hazır olan topluluğa hitaben şöyle dedi; ‘’Yalancı ve sihirbaz Muhammed hanginizdir?’’
Peygamberin ashabı bu adamı cezalandırmak istedi. Ancak resulallah (s.a.a) mani oldu ve dedi ki; ‘’Arap kardeş, ne istiyorsun?’’
-Ben yalancı ve sihirbaz Muhammed´i istiyorum.
Hazret buyurdu ki; ‘’Muhammed benim. Ancak ne sihirbazım ne de yalancı. Kesinlikle yüce yaratanın gönderdiği peygamberim.’’
Bedevi arap gördüğü bu güzel ahlak ve hz.muhammed´in çekici kişiliğinin altında kalarak şöyle söyledi; ‘’Ant olsun Lat ve Uzza´ ya senin bu güzel davranış ve sözünü görmeseydim kılıcımı senin kanınla doyuracaktım. Ancak şunu bilesin bu kertenkele sana iman etmedikçe ben senin dinine yönelmeyeceğim.’’
Bu esnada elbisesindeki kertenkeleyi dışarıya çıkararak peygamberin önüne bıraktı. Resulallah kertenkeleye hitap etti ve dedi; ‘’Ey kertenkele!’’
Hayvan açık bir sesle cevap verdi ve dedi; ‘’Lebbeyk ya resulallah!’’
Peygamberimiz ‘’Ben kimim?’’ dedi.
-Sen Allah´ın peygamberisin.
Bu esnada bedevi arap tevazuyla kelime-i şehadeteyni getirdi. Sonra şöyle seslendi; ‘’Ya resulallah bu mescidin kapısından girdiğimde hiçbir kimseden senin kadar nefret etmiyordum. Ancak şimdi hiçbir kimseyi senin kadar sevmiyorum.’’
Evet dostlar bu güzel öyküde Hz.Peygamberin nasıl bir nur ve rahmet elçisi olduğunu açık bir şekilde görmekteyiz. O aslında hem bireyleri hem kabileleri hem toplumları ve hem de dünyayı bu şekilde ışık ve sevgisiyle Allah´a ulaştırmaktadır.