Bismih-i Teala
Hz. Ali’inin (a.s) Mübarek Mevlüdü
Selam olsun Peygamberin (s.a.a) Pak Ehlibeyt’ine (a.s)
Ehl-i Beyt kelimesi çok önemli bir kelimedir. Yaratanın çok sevdiği ve severek nazil ettiği bir kelime olmalı ki, bu unvanı Hz. Muhammed’in (s.a.a) kanını ve nurunu taşıyanlara vermiştir. Yüce Allah bunu ancak onlara layık görmüştür.
Ehl-i Beyt kelimesi Kitap ve sünnette gelmiş ve özel bir anlamı vardır. Ehl-i Beyt’ten maksat Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma (s.a), Hz. Hasan (a.s) ve Hz. Hüseyin’dir (a.s). Tathir ayeti onların (a.s) Hz. Peygamberin (s.a.a) Ehl-i Beyti olduğuna delildir. Bu ayet nazil olduğunda Peygamber Efendimiz (s.a.a) Ümmü Seleme’yi Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’i (Allah’ın selamı onların üzerine olsun) çağırması için gönderdi. Onlar geldiklerinde hepsini abasının altına alıp şöyle buyurdu: ‘Bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir.’
İşte Ehl-i Beyt’ten biri olan Hz. Ali’nin (a.s) kutlu doğumu Recep ayının 13’ünde Kabe’de gerçekleşmiştir. Âdem’den (a.s) Hatem’e (s.a.a) kadar peygamberler dahil hiç kimse Kabe’nin içinde dünyaya gelmemiştir. Bu şeref ve yücelik yalnızca ona (a.s) nasip olmuştur. Hz. Resulullah (s.a.a) Hz. Ali’de olan bazı özelliklerin kendisinde olmadığını belirtirken, onlardan birinin onun (a.s) Kabe’de dünyaya gelmesi olarak zikretmiştir.
Hz. Peygamber’den Hz. Ali’nin (a.s) fazileti hakkında onlarca hadis gelmiştir. Örneğin:
-Ali’inin yüzüne bakmak ibadettir.
-Ali’nin bu ümmete olan üstünlüğü Ramazan ayının diğer aylara olan üstünlüğü gibidir.
– Ali’nin bu ümmete olan üstünlüğü kadir gecelerinin diğer gecelere olan üstünlüğü gibidir.
– Ali’nin bu ümmete olan üstünlüğü Cuma günün diğer günlere olan üstünlüğü gibidir.
-Yerler ve gökler bir kefeye Ali’nin imanı diğer kefeye konulsa hiç şüphesiz Ali’nin imanı daha ağır basar.
-Ya Ali! Allah’ı benden ve senden başkası hakkıyla tanımamıştır. Beni, Allah’tan ve senden başkası hakkıyla tanımamıştır. Ve seni benden ve Allah’tan başkası hakkıyla tanımamıştır.
-Ali’de öyle hasletler var ki, eğer onlardan biri bile bütün insanlarda olsaydı fazilet olarak onunla yetinirlerdi.
Yine mübahele günü Hz. Peygamber (s.a.a) ayet-i kerimenin gereği olarak Necran Hıristiyanlarıyla lanetleşmede Hz. Ali’iyi de yanında getirmiştir. Çünkü ayette, ‘Nefislerimizi ve nefislerinizi getirin…’ diye buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki Hz. Ali (a.s) Peygamber Efendimizin (s.a.a) kendisi, nefsi ve canı gibidir.
Hz. Ali’nin (a.s) İslam’ın gelişmesinde ve yücelmesinde büyük rolü ve zahmetleri vardır.
Şair şöyle diyor:
Bahşetmiş aleme zevk u sefa mevlid-i Ali
Yaratana kuldur, Peygamber-i İslam’a veli
Allah ona çok yüce bir mertebe vermiştir
Peygamberde ona kızını emanet vermiştir
Hayran olmuş ehl-i sema güzelliğine
Ulaşmaz izzetine izzetlilerin izzeti
Ve mertliğine mertlerin mertliği
Allah cümlemizi Ehl-i Beyt’in şefaatine nail eylesin.
Bayramınız ve babalar gününüz kutlu olsun.
Ehlibeyt Alimi İlahiyatçı Yazar Seyid Haşim Erdoğan