Hacc´ın önemli emirlerinden biri İslam düşmanı olan müşriklerden teberri etmektir. Dünya´nın dört bir yanından hareket edip tevhidin merkezi olan Kabe-i Mükerreme´ye müşerref olan hacıların önemli vazifelerinden biri tevhit ruhunu ve inancını teoride ve pratikte ortaya koymalarıdır. Hacda bulunan hacılar iki milyar Müslümanın temsilcileri ve sözcüleridir. Haccın en önemli mesajlarından biri İslam ümmetinin vahdetini göstermek ve bu vahdet içerisinde İslam´ın değerlerini korumak ve İslam´ın en önemli temel inancı olan tevhidi topyekun İslam dünyası olarak haykırmaktır.
Gerçek ilahi tevhidi yaşayıp yaşatmanın en önemli esaslarından biri tevhit inancını ve İslam esaslarını hedef alan İslam düşmanları olan müşriklere ve İslam´a düşmanlık besleyen, Müslümanlarla savaşmayı ilke haline getiren Siyonizm ve onun hamisi olan emperyalizme karşı hareket etmektir. Onlardan teberri etmektir. Onların düşünce ve eylemlerinin karşısında durmaktır. Bunu ameli olarak slogan halinde haykırmaktır. İslam´la savaşan müşriklerden beraat etmek haccın en önemli hükümlerinden ve ilkelerinden biridir. Bu hareketi tarihte ilk olarak Hz. İbrahim (a.s) başlatmıştır. Hz. İbrahim´den (a.s) Hz. Peygamberimize (s.a.a) kadar bu yapı devam etmiştir. Hz. Peygamberimiz (s.a.a), Mekke´nin fethinden bir yıl sonra yani hicretin 9.yılında, hac mevsiminde, Allah tarafından inen müşriklerden teberri ayetleri olan tövbe suresinin hac mevsiminde İslam hacılarına okunmasını emretmiştir.
Evet kardeşlerim müşriklerden teberri etmek kurani ve nebevi bir desturdur. Peygamberimizden (s.a.a) sonra bu ilahi destur maalesef yer yer unutuldu ve hatta kimi zaman Müslümanların topyekun İslam düşmanları olan müşriklere karşı slogan atmaları yasaklandı. Ancak bizim asrımızda hac ruhunu ihya etmeye çalışan İmam Humeyni (r.a), Kuran´ın ve Enbiyanın emri ve sünneti olan bu ilahi teklifi ihya etmeye çalıştı. Ondan sonra da İmam Hamaney her yıl bütün İslam hacılarına seslenerek bugün İslam´ın gerçek düşmanı olan Amerika´ya ve İsrail´e karşı uyanmalarını ve birlik olmalarını vurgulamaktadır. Ancak maalesef İslam dünyası birçok ilahi emirde olduğu gibi hac konusunda da peygamberimizin (s.a.a) ortaya koyduğu tevhit ruhunu yaşatmak ve şirk ruhunu ortadan kaldırma sünnetine tabi olmayıp geleneksel bir hac amelinin peşinde olmuştur. Bu da İslam ümmetinin yükselişine, izzetine ve dini duyguları ve emirleri hakkıyla yaşamasına engel olmuştur.
Hasan Karabulut