Ramazan ayındaki asıl mesele şudur ki; insanı Allah´tan gafil edip muhasara altına alan farklı unsurlar ve çeşitli düşünceler, onu aşağıya çekmektedir. Ancak Ramazan ayı insanın ruhunu ve batınını yükseltmeye yöneltmesi, Allah´a yakınlık araması ve ilahi ahlaka büründürmesi için bir fırsattır. Elbette ramazan ayından başka fırsatlar da vardır. Örneğin günlük beş vakit namaz. Bunlar istifade ederek yükselebileceğimiz bir kısım fırsatlardır. Kendimizi ıslah edip manevi hastalıkları, gafletleri ve çürümüşlükleri kendimizden uzaklaştırmış oluruz.
Namaz çok güzel bir fırsattır. Sizler eğer bunu denememişseniz deneyin. Sizin her daim ameliniz şöyle olsun; namazda kendinize ve yaptıklarınıza dikkat edin. Kıldığınız bu namazda ne yaptığınıza dikkat etmeniz şartıyla, kesin olarak namazdan önce ve sonraki durumunuz farklı olacaktır. İyi olan namazın zikirlerini anlamanızdır. Bu çok kolay bir iştir. Bizim dilimiz Arapça değil anlamıyoruz demeyin. Kıldığımız namazların tümünde, baştan sonra kadar öğreneceğimiz aslında birkaç kelimedir. Sadece birkaç saatimizi alır. Bu herkes için kolaydır.
Kelimelerin manasını anlayıp düşünerek hareket etmeniz güzeldir. Bunu da yapamazsanız en azından secdede şunu bilin ki Allah ile konuşuyorsunuz. Rüku halindeyken Allah´ın tazim ediyorsunuz. Kıraat ve zikir yaptığınızda kiminle sohbet ettiğinizi bilin. Bu ölçüye dikkat etmek önemlidir. Eğer bu dikkat oluşur ve insan namazda Allah´ı hatırlarsa, bu namaz sizin için müminin miracı olur. Sizi yükseltmiş olur. Namazda miraç (yükselmek) namazdan sonra insanın kendisinde nuraniyet hissetmesidir.
Maddi ibadetler de böyledir. İbadetlerin çeşitleri bizler için fırsatlardır. Ancak mübarek Ramazan ayı yıl içerisinde istisnai bir fırsattır. Bu otuz ya da yirmi dokuz gün içerisinde daimi olarak kıldığımız beş vakit namazın dışında müstehapları yerine getirmek ve var olan duaları okuyup onlara dikkat etmek, insana daha fazla nuraniyet bahşetmektedir. Bu duaları bizlere aktarıp, Allah´la münacat etme ve konuşma şeklini bize öğretmişler. Allah´la hangi konuları konuşabileceğimizi bize öğretmişler. Bu dualardan bazısı ‘Mesuredir’ yani imamlarımızdan bize ulaşmıştır. Eğer bunlar olmasaydı insanın kendisi Allah´la böyle konuşup, onunla iltimas etmeyi ve ondan istemeyi teşhis edemezdi.
Bunlara ilaveten Ramazan ayının orucunun kendisi, oruç tutan kişi için bir nuraniyet ortamı oluşturmaktadır. O kişiyi Allah´tan feyz almak için hazırlamış olur. Ramazan ayının içinde olan namazlara, belirlenen vazifelere, dualara ve oruçlara dikkat etmekle birlikte, Kuran tilavetini de buna ilave edin. Çünkü ramazan ayı Kuran´ın baharıdır. Böylece kendinizi kirlerden, paslardan ve bozukluklardan arındırmış olursunuz ve kendiniz için önemli bir fırsat elde etmiş olursunuz. Asıl mesele budur ki; biz ramazan ayında bu yolcuğu Allah´a doğru yapmış olalım.
Biz bazen ramazan ayından sonra İmam Humeyni´nin (r.a) huzuruna varırdık. Ben onun bakışlarından, konuşmalarından, hal ve hareketlerinden ve ortaya koyduğu görüşlerden, ramazan ayı öncesinden farklı olduğunu hissediyordum. Ramazan ayı yüce bir mümin için böyledir. Onun kalbine ve batınına öyle bir nuraniyet bahşeder ki insan onunla karşılaştığı zaman bunu hisseder ve konuştuğu zaman daha nurani olduğunu anlar. Allah kulları böyledir. Bizler bu fırsatlardan fazlasıyla istifade etmeliyiz.
Ameli bir noktayı kendim ve sizin için arz edeceğim. Ben ve sizler için bu noktada daha fazla güzel hareket olmalıdır. O nokta şudur; Allah´a yakın olmak için aslolan günahları terk etmektir. Müstehap işler yapmak, dua, tevessül vb. şeyler teferruattır. Aslolan insanın kendinden günah oluşmasına engel olmasıdır. Bu takva gerektirmektedir. İnsanın vücudunda birinci derecede olması gereken şey takvadır. Takva insanın günah işlemesine engeldir. Günah, insanın, Allah´ın sonsuz mağfiret denizinin sahiline yaklaşmasına ve istifade etmesine engeldir. Günah bizim dua ruhu kazanmamıza izin vermez. Günah kendimizi tezkiye etmemize ve kendimizi düşünmemize müsaade etmez. Günahtan uzaklaşmaya çalışalım. Günahlar çeşitlidirler. Bazıları ferdi bazısı toplumsaldır. Günahların bazısı el, göz, dil ve diğer yollarla işlenmektedir. Bir Müslüman için günahların gizli olması düşünülemez. O neyin günah olduğunu biliyor. Dua eden, müstehap amellerini yapan ve şer´i vazifeleri yapan bir şahıs tüm bunlarla birlikte günahtan kaçınmıyorsa, soğuk algınlığı hastalığında haplarını kullanan ancak soğuk algınlığını arttıracak yiyecekler yiyen kişiye benzer. Bu ilaçların onda etkili olmayacağı bellidir. Malumdur ki hasta olan biri, ona zararı olan bir davranışı yapıyorsa, ilaç ona bir etki etmez. Allah´ın rahmetinden, mağfiretinden ve lütuflarından istifade etme ortamını hazırlamalıyız. O da günahları terk etmektir. Bunun için İmam Ali (a.s) Kumeyl duasında şöyle buyuruyor; ‘Allah´ım dualarımı engelleyen günahlarımı bağışla.’ Günahlar duanın kabul olmasına engeldir. Bu geceler ve seherlerde Ebu Hemze duasını şöyle okuyoruz; ‘Allah´ım benimle günahlarım arasına mesafe koy. Vazifemi yapmama engel olan ve sana yakın olan günahlarım.’
Allah, bütün ümmetle beraber bizi de Allah´a doğru yürüyenlerden karar kılsın.
İmam Hamaney