İslam´da Emanetdarlığın Önemi
Yüce İslam dininde en önemli emirlerden biri emanetdarlıktır. Bir Müslüman yaşamının her alanında emanetdarlığı gözetmelidir. Emanetdarlık bir Müslümanın imanının gerçek olduğunun nişanesidir. Hıyanet ise bir kişinin ikiyüzlü ve münafık olduğunun belirtisidir. Bize verilen her emaneti sahibine döndürmemiz yüce Allah´ın emridir. Bütün emanetler istisnasız bu ilahi hükme dahildir. Her alanda olduğu gibi bu hususta da bizim örneğimiz Hz.Peygamberimiz (s.a.a) ve ehlibeytidir (a.s).
Tarihte şöyle geçmektedir; Mekke´nin fethinde Kabe´nin kapısının anahtarı Osman Oğlu Talha´da idi. Hz.Peygamberimiz (s.a.a) Talha´dan kabenin kapısının anahtarını aldı ve kapıyı açarak içine girdi. Allah´ın evini ziyaret ettikten sonra peygamberimizin amcası Abbas, peygamberimizden şöyle istekte bulundu; ‘Kabe´nin anahtarını bana veriniz. Bu şeref bize ait olsun.’ Peygamberimiz (s.a.a) onun bu isteğini doğru bulmadı ve Talha´yı çağırarak anahtarı kendisine verdi ve şöyle buyurdu; ‘Güzel bir gündür. Emaneti sahibine vermek gerekiyor.’
Bu hususta Nisa suresi 58.ayeti inceleyelim. Yüce Allah şöyle buyuruyor; ‘Hiç şüphesiz Allah size, emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah işitir ve görür.’
Emanetdarlığın ne olduğunu Hz.Peygamberimizin (s.a.a) bu buyruğuyla teşhis edelim; ‘İnsanların uzun secde ve rükularına bakmayın. Onların doğru konuşmalarına ve emanetdar olmalarına dikkat ediniz.’
Emanetlerden maksat bütün emanetlerdir ancak rivayetlerde emanetdarlığın en önemlisinin toplumun önderliği olduğu vurgulanmıştır. Bu ayet-i kerimenin asıl muhatabının Ehlibeyt (a.s) olduğu açıklanmıştır. Okuduğumuz Nisa suresinin 58.ayetinin örneği ve muhatabı Ehlibeyt´tir (a.s). Bir toplumun saadet ve mutluluğun anahtarı layık ve adil insanların o toplumun başında olmasıdır. Ehliyetsiz ve yetersiz insanların toplumun başında olması o toplum için bir zulümdür.
Bu hususta İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur; ‘Bir kişinin bulunduğu toplumda kendisinden daha layık insanı gördüğü halde kendisini öne sürmesi kesin olarak Allah´a, Peygamber´e ve müminlere hıyanettir.’
İlmi gerçekleri gizlemek hıyanettir. Hakkı gizlemek hıyanettir. Halkın malına çökmek hıyanettir. Layık olmayan önderlere itaat etmek hıyanettir. Çocuklar için yetersiz öğretmen seçmek çocuklara hıyanettir.
İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuşlardır; ‘Allah´ın nehy ve emirleri ilahi emanetlerdir.’
Emanet üç kısımdır;
1-İnsanla Allah arasında olan şeyler. Bunlar Allah tarafından insan için tayin edilen ilahi vecibelerdir.
2-İnsanın diğer insanlarla arasında olan emanetler. Bunlar varlıklar ve ya başkalarının insanın yanında olan sırlarıdır.
3-İnsanın kendisi üzerinde olan emanetler. Bunlar ilim, ömür, güç ve diğer değerlerimiz gibi bizim elimizde olan emanetlerdir.
Hz.Peygamberimizin (s.a.a) ümmetine emaneti iki şeydir.
1-Kuran-ı Kerim
2-Ehlibeyt (a.s)
Kıyamet günü olduğu zaman Hz.Peygamberimiz (s.a.a) hiçbir konuda bizden soru sormayacak. Bir tek şeyi ümmetinden soracak ve o noktada ümmeti muhatap alacak. O da Kuran ve Ehlibeyt´tir. Çünkü peygamberimiz açıkça buyurmuştur ki ‘Ben aranızda iki emanet bırakıyorum. Mahşer günü kevser havuzunun başında bana gelinceye dek bu ikisi birbirinden ayrılmayacak. Ben orada sizden bu iki emanete karşı nasıl muamele ettiğinizi soracağım.’
Evet dostlar gerçekten bizim dünyevi ve uhrevi kurtuluşumuz peygamberin bu iki emanetidir. Ve kıyametin de en ağır sorusu bu iki emanet olacaktır. Allah bizleri de bu iki emaneti anlayıp onlara sahip çıkan müminlerden karar kılsın inşallah.
Hasan Karabulut