Şu soru genel olarak birçok insanın sorduğu ve düşündüğü sorulardan birisidir. Hz.Peygamberimizin (s.a.a) ve imamlarımızın (a.s) masum olduğu kesindir ancak ismetlerine rağmen en çok onların Allah´tan bağışlanma talebinde bulunduklarını ve istiğfar ettiklerini okuyoruz ve duyuyoruz. Acaba istiğfar etmek masumlukla bağdaşır mı? Ve ya istiğfar etmenin başka sebepleri ve yönleri mi vardır?
Bu sorunun cevabında her şeyden önce şöyle diyoruz; masumların bağışlanma talebinde bulunup istiğfar etmeleri günahlarının affı için değildir. Onların istiğfarı rütbe ve derecelerinin yükselmesi içindir. Şeytani ve nefsani fısıltıların ve vesveselerin def olması içindir. Yüce Allah´ın lütuflarından daha fazla faydalanmak içindir.
Bizim inancımızda Ehlibeyt (a.s) masumdur. Bu inanç esaslarımızdan biridir. Onların masumlukları noktasında birçok delilimiz vardır. Onlar mutlak olarak bizim için örnek ve kılavuzdur. Onların istiğfarı, hatanın ve günahın giderilmesi için değil, kesinlikle hatanın ve günahın def edilmesi içindir. Aynı zamanda istiğfarla birlikte Allah katında derece ve mertebelerini yükseltmek içindir. Hadislerde geçene göre; en kapsamlı dualardan biri istiğfardır.
Bu hususta Kuran-ı Kerim´de Nuh suresi 10-12.ayetlerde şöyle geçmektedir; Dedim ki: “Rabbinizden bağışlanma dileyin; doğrusu O, çok bağışlayandır. Size gökten bol bol yağmur indirsin. Sizi, mallar ve oğullarla desteklesin; sizin için bahçeler var etsin, ırmaklar akıtsın.”
Arz ettiğimiz bu hususta, Mekke´nin fethinde yüce rabbimiz, Peygamberimize (s.a.a) hitaben Nasr suresinde şöyle buyurmuştu; ‘Allah’ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O’ndan bağışlama dile, çünkü O, tövbeleri daima kabul edendir.’
Bu ayeti kerimeyi konumuzla ilgili değerlendirdiğimiz zaman, konunun anlaşılması açısından en mükemmel örnektir. Hz.Peygamberimiz (s.a.a) hiçbir günah işlememişti ki o günahından dolayı istiğfar etmiş olsun. Burada peygamberin istiğfar etmesi onun derecesinin yükselmesi içindir ve onun masumluğuyla da hiç ters değildir. İstiğfar, Allah´a en yakın olan kulların rütbe ve derecesidir. İstiğfar Allah´ın lütuflarından faydalanmanın yoludur.
İstiğfarın bu hususta sağladığı faydayı Hz.Peygamberimizin (s.a.a) şu buyruğunda görmekteyiz; Hz.Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Üç güruh şeytandan ve ordularından emandadırlar;
1-Onlar ki Allah korkusuyla ağlarlar.
2-Onlar ki Allah´ı her daim anıp zikrederler.
3-Onlar ki seher vakitlerinde istiğfar ederler.’
Bu vasıflarla istiğfar şeytanın vesveselerinden bir çeşit korunmadır. İblisin vesveseleri karşısında bir kalkandır ve aynı zamanda insanın derecesinin yükselme sebebidir. İstiğfarın dereceleri vardır. Her tövbe günahtan tövbe etmek için değildir. Bazen sevgilinin huzurunda olmamaktan dolayı istiğfar edilir. Yani peygamberler (a.s) ve imamlar (a.s) her daim kendilerini Allah´ın huzurunda görüp hissederler. Kimi dünyevi işler ki onların da yapılması gereklidir ancak bu işleri yaparken sanki asıl olmaları gereken, Allah´la beraber olma ortamından uzaklaşmış gibi olurlar. Onlar kısa bir süreliğine de olsa kendilerini Allah´tan uzakmış gibi hissederler. Onların istiğfarı, kısa bir süreliğine dahi dünyevi işlerle meşgul olmaları sebebiyledir. Günah işlediklerinden dolayı değildir. Burada herkesin anlayacağı şekilde bir iki kısa örnek arz edeceğiz.
Ayağından rahatsız olan birinin insanların huzurunda ayağını uzatmasının hiçbir sakıncası yoktur. Ancak insanlara karşı olan saygıdan dolayı bu insan ayağını uzatırken o mecliste olan insanlardan özür dileyip izin alarak ayağını uzatır. Ve ya bir toplumda topluma karşı konuşan ya da televizyonda halka hitap eden biri hapşırırsa bu doğal bir şeydir ve günah değildir ancak muhataba olan saygısından dolayı özür diler.
Evet, dostlar peygamberimiz (s.a.a) ve imamlarımızın (a.s) bu kadar istiğfarı, Allah´a karşı saygılarından ve kendilerini her daim onun huzurunda görmelerinden kaynaklanmaktadır. İmam Sadık (a.s), Peygamberimiz (s.a.a) hakkında şöyle buyuruyor; ‘Peygamber (s.a.a) kısa bir toplantıda bulunduğu zaman bile en az yirmi beş kez istiğfar ederdi.’ O kısa süre içerisinde bile bulunması gereken en yüce noktadan geri kaldığı için istiğfar ediyordu.
Allah bizi de en azından gerçekten uyanıp hatalarından ve günahlarından dolayı Allah´a istiğfar edenlerden, bağışlanma talebinde bulunanlardan karar kılsın.
Hasan Karabulut