Asi ve zalimi cezalandırmamak, Allah´ın adaletiyle bağdaşır mı?
Bir kısım insanlar her türlü kötülük ve zulmü yapmasına rağmen Allah tarafından onların cezalandırıldığını görmüyoruz. Ancak bazı iyi insanların küçük bir yanlış yaptıkları zaman hemen Allah tarafından cezalandırıldığını görüyoruz. Bu nasıl ilahi adaletle bağdaşır? Bunun açıklaması ve yorumu nasıl olur?
Bu önemli soruyu birçok açıdan cevaplamamız gerekiyor. Bu cevapları dikkat ve titizlikle değerlendirdiğimiz zaman sorunun cevabı mükemmel bir biçimde ortaya çıkmaktadır.
1-Kuran ve hadislerde insanın asıl sorgulanacağı, cezasının ve mükafatının verileceği yer ahirettir, dünya değildir. Dünya amel etme yeridir. Hesap verme, cezalandırılma ve mükafat alma yeri değildir.
2-Akli açıdan da günahların ve kötülüklerin dünyada cezalanmaması doğru olandır. Çünkü insanlar işlediği günah ve yanlıştan dolayı hemen cezalandırılırsa o zaman yer küresinde hiçbir insan kalmaz. Bu gerçeği yüce Allah, Kuran-ı Kerim´de açıklamıştır. Nahl suresi 61.ayette şöyle buyurmuştur; ‘Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden hemen cezalandırsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları belirli bir süreye kadar erteler. Ecelleri geldiği zaman ise ne bir an geri kalabilirler, ne de öne geçebilirler.’
3-Bu anlattıklarımıza ilaveten insanların dünyada cezalandırılması kıyametin ve insanın yaratılış felsefesiyle terstir. Çünkü o zaman insanların tamamı dini emirlere zorunlu olarak amel etmiş olur. Kendi özgür iradesi ve seçenekleriyle değil. Oysaki Allah insanı bu dünyada özgür bir varlık olarak yaratmıştır ve birçok imkanı insanın hizmetine vererek, insanın kendi yerini kendisinin belirlemesini irade etmiştir.
4-Allah dünyada hiçbir zulmü ve kötülüğü cezalandırmıyor sözü de yanlıştır. Kimi zaman Allah´ın kötüleri nasıl cezalandırdığını herkes tecrübe yoluyla görmektedir. Bunu gördükleri zaman bizzat o insanların yaptıklarının sonucu olduğuna inanmaktadırlar.
Burada şöyle bir açıklık getirmemiz gerekiyor; Allah kötü iş yapan, isyan edip zulmeden insanları ilk merhalede farklı araç ve sebeplerle cezalandırıyor. Bu cezaların sebebi onların uyanıp, yanlışlarından dönmeleri içindir. Ancak insan kötülük ve isyanda aşırı ısrarcı olup, bütün rahmet ve hidayet kapılarını kendi yüzüne kapattıktan sonra artık Allah o insanın yükünün artmasını ve en ağır cezayla cezalanması için ona ceza değil de daha fazla nimet vererek en ağır cezaya çarpılacak şekilde bir ortamın içine doğru yürümesini sağlamaktadır.
Bu hususa kuranı kerim şöyle işaret etmektedir; Bizim kötülere zaman tanımamız onların lehine değildir. Bilakis heybelerini günah yüküyle doldurup ağır bir cezaya çarptırılacak şekilde onlara süre ve zaman vermekteyiz. Süre bittikten sonra ne acılı cezayla cezalandırılmış olacaklar. Nitekim Al-i İmran suresi 178.ayette şöyle buyrulmuştur; ‘İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.’
5-Yüce Allah´ın mümin ve iyi insanları yanlışları karşısında hemen cezalandırması onların günahlarının bu dünyada cezalanıp pak olmaları içindir ve yaptıkları günahtan dolayı bir an önce tövbe etmelerini sağlamaktadır. Ahirette sıkıntıya düşmeyip, ilahi adalet mahkemesinde rahat ve kolay bir şekilde hesabını verip, amel dosyasının temiz olarak onlara sunulması için yüce Allah´ın müminleri bu dünyada günahlarından dolayı cezalandırması Allah´ın onlara olan bir lütfudur.
6-Zalimlerin yaptığı bazı zulümlerin cezasının sınırsız olması gerekiyor. Ancak dünyada verilecek ceza hak ettiği cezaya sağlamıyor. Bundan dolayı ahiret öyle bir yerdir ki orada cezanın sınırı ve süresi yoktur. Bunun için ahiret zalimin yaptığı kötülüğün cezasının tam olarak uygulandığı bir mekandır.
Hasan Karabulut