Kuran ve hadisler farklı adlar ve unvanlarla ilahi elçileri, semavi rehberleri ve ilahi hüccetleri tanıtmaktadır. On ikinci imamımız (a.s) Kuran ve hadislerde birçok unvan ve vasıfla tanıtılmıştır. O unvanlardan biri ilahi ahittir. Yüce Allah Kuran-ı Kerim´de net bir şekilde toplumun hidayeti için kılavuzlar belirleyip tayin etmiş ve bunu da bir ilahi ahit olarak adlandırmıştır. Kuran-ı Kerim´in gerçek öğretmenleri olan Hz.Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i beyt (a.s), hangi ayet ve unvanların Allah tarafından belirlenen rehberlere verildiğini beyan etmişlerdir. Bu kısa mukaddimeyle on ikinci imam olan İmam Mehdi (a.s) bir ilahi ahit olarak zikredilmiş ve tanıtılmıştır.
Bu hususta Allah bizi ilahi ahde karşı duyarlı ve sorumlu olmaya davet etmiştir. Kuran-ı Kerim Bakara Suresi 27.ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır; ‘Kötülükte bulunanlar onlardır ki Allah’la ahdettikten sonra ahitlerini bozarlar. Allah’ın birleştirilmesini buyurduğu şeyi ayırırlar ve yeryüzünde bozgunculuk yaparlar; zarara uğrayanlar işte onlardır.’
Evet, bu ayet-i kerime ilahi ahde vefanın kişinin iman ve akidesiyle tamamen bağlantılı olduğunu ortaya koymuştur. Allah´la olan ahdini bozan insanları bozguncular ve fasıklar olarak nitelendirmiştir. Bu sözün devamında ayeti daha iyi anlamamız açısından, ayetin mesajlarını kuran ve hadisler ışığında gözden geçirelim.
Bu ayetin mesajları;
1-Bu ayet-i kerimede bahsedilen ilahi sözleşmenin yerlerinin kuranda şu hususlar olduğu açıklanmıştır;
A-Allah, peygamberlerden Allah´ın ayetlerini halka açıklamaları için söz almıştır.
B-Kitap ehlinden gerçekleri gizlemeyip Hz.Peygamberin (s.a.a) zuhurunun müjdesini veren Tevrat ve İncil´e amel etme hususunda söz almıştır.
C-Genel halktan Allah´ın desturlarına amel etme ve şeytanın yolundan uzaklaşma sözünü almıştır.
2-İslam dininde ahde vefa vaciptir. Muhatabımız müşrik ve kafir olsa bile onlarla olan kararımıza ve ahdimize uymamız ilahi emirdir.
3-Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; ‘Ahdine vefa etmeyenin dini olmaz.’ Her ne kadar namaz kılsa bile.
4-Okuduğumuz bakara suresinin 27.ayetinde yüce Allah, belirli gruplarla rabıta ve diyalog içerisinde olmamızı emretmiştir. O gruplar rivayetlerde şöyle tanıtılmıştır.
Semavi rehberler, ilim adamları, akrabalar, müminler, komşular ve üstatlar.
Bu kişilerle irtibatını kesen, kendisi zarar görmüş olur. Çünkü bunlar kişinin kemale erişmesine vesile olmaktadır ve bunlarla diyaloğu kesmek kişinin kendi tekamülüne ulaşmasını engeller.
5-Ahde vefa öyle bir kemaldir ki yüce Allah bu konuda kendisini övmüştür. Tövbe suresi 111.ayet-i kerimede şöyle buyuruyor; ‘Kimdir Allah´tan daha iyi ahdine vefa eden?’
Müşriklerle olan ahde bile vefa etmek vacip ve gereklidir. Tövbe suresi 4.ayet-i kerimede bunu açık bir şekilde görmekteyiz. Yüce rabbimiz şöyle buyuruyor; ‘Onların (müşriklerin) antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın.’
Böylece ahdini bozanlar kuranda lanetlenmiştir. Rad suresi 25.ayet-i kerime net bir şekilde ahdini bozanların lanetlendiğini beyan etmiştir; ‘Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.’
6-Ahit iki kısımdır. Biri halkın birbiriyle yaptığı antlaşma ve ahit ki ona amel etmelidirler. Diğeri yüce Allah´ın insanlığın hidayeti için ilahi rehber ve hüccetlere verdiği ahittir. Yüce Allah´ın toplumu hidayeti için seçtiği rehberlere yüklediği bu ahit ve sözleşme Allah´ın bahşettiği ilahi bir makamdır. İmamet makamı da böyle bir makamdır. İmamet makamı Allah tarafından belirli peygamberlere (a.s), yüce İslam Peygamberi Hz.Muhammed´e (s.a.a) ve ondan sonra peygamberin halifeleri ve insanlığın rehberleri olan on iki imama (a.s) verilmiştir. Böyle bir makamın Allah tarafından olduğunun en açık kanıtı Bakara suresinin 124.ayet-i kerimesidir. Ayet-i kerimede yüce Allah şöyle buyuruyor; ‘O zamanlar Rabbi, İbrahim’i bazı sözlerle sınadı. O, bunları yerine getirip tamamlayınca dedi ki: Ben seni insanlara imam edeceğim. İbrahim, soyumu da imam et dedi. Allah da zalimler benim ahdime ulaşamaz (ben ahdimi zalimlere vermem) dedi.’
7-Ziyaret-i Al-i Yasin´de İmam Mehdi´ye (a.s) hitaben şöyle diyoruz; ‘Allah´ın ahdi olan sana selam olsun.’ İmam Mehdi (a.s), Hz.İbrahim´in (a.s) Allah´tan istekte bulunduğu zürriyesinden birisidir. Allah ahdi olan imamet makamını İmam Mehdi´ye (a.s) bahşetmiştir.
Allah bizi, O hazreti gerçek tanıyanlardan karar kılsın ve O´nun zuhurunu acil buyursun.
Hasan Karabulut