Allah neden zalimlerin zulmünün karşısında sessiz kalıyor ve onları yok etmiyor?
Kimi zaman Allah´ın zalimleri cezalandırmaması ilahi adalete ters değil midir?
Bu soruların cevabını birçok açıdan değerlendirerek vermemiz gerekiyor.
1-Allah´ın zalimi hemen cezalandırıp onu yok etmesi insanın fail-i muhtar (işlerinde serbest ve özgür) olması ilkesiyle bağdaşmaz.
2-Allah bütün kullarına hücceti tamamlamak istiyor.
3-Kimi zaman Allah insanlara geniş fırsat vererek onlara tövbe imkanı tanımış oluyor.
Eğer zalim her amelinin karşısında alelacele cezalandırılmış olsaydı hiç kimsenin gerçek iradesini ve kişiliğini dışa vurma cesareti olmazdı. İnsanlarda bir çeşit cebir (baskı) ortamı hakim olmuş olurdu. Böylece insanların davranışlarında özgürce seçme hakları ortadan kalkmış olurdu. Kıyamet günü ilahi hüccet tamamlanmadan insan cezalandırılmış olurdu. Oysaki Allah insanı yaratmış ve onun tekamül zeminini onun serbest ve özgür olmasında karar kılmıştır. Allah´ın insanın yaptığı bir haksızlık ve zulmü karşılığında derhal onu cezalandırması insandaki tekamül fırsatını ve ortamını insandan almış olur. İnsanın her zulmü karşısında yok olması düşünülürse o zaman yeryüzünde insandan hiçbir eser kalmazdı. Öyle ki yüce Allah, Kuran-ı Kerim´in Fatır suresinin 45.ayet-i kerimesinde şöyle beyan buyurmuştur; ‘Allah insanları işlediklerine karşılık hemen yakalayıverseydi, yeryüzünde bir canlı bırakmaması gerekirdi. Ama onları belli bir süreye kadar erteler. Süreleri gelince gereğini yapar. Doğrusu Allah kullarını görmektedir.’
Ayrıca bazı zalimlerin ömürlerinin geriye kalan kısmında tövbe etmeleri ve böylece Allah´ın rahmetini kazanıp tekamüle doğru yürümeleri mümkündür. Birçok insan bu gruptandır. Kuran-ı Kerim´in birçok ayetinde şöyle istifade ediliyor ki; Allah insanları aşırı günaha bulaşmadığı zaman bir kısım vasıtalarla ikaz ediyor. Böylece onların hakka dönmesini sağlıyor. Bunlar o insanlardır ki hidayet liyakatini tamamen kaybetmemişlerdir ve yüce Allah´ın lütfu bunları kapsamaktadır.
Zalime fırsat vermenin hikmeti var. Bu, Allah´ın zalimin karşısında sessiz kalması ve mazluma teveccüh etmemesi anlamına gelmiyor.
Allah bir kısım maslahatlardan dolayı zalime fırsat veriyor. Böylece tövbe etmesi mümkün oluyor. Tövbe etmediği zaman belirlenen zaman içerisinde onu cezalandırmış oluyor. Allah´ın zalime fırsat vermesi bir başka açıdan onun heybesinin zulümle dolması ve uhrevi cezasının artması anlamına gelmektedir. Buna dinde Allah´ın zaman ve mühlet verme sünneti deniliyor. Bu hususu Kuran-ı Kerim´de Al-i İmran suresi 178.ayette görmekteyiz. Yüce Allah şöyle buyuruyor; ‘İmanı inkar edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar… Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azap onlaradır.’
Bu hususta Şam´da, Yezit ve yezidilerin yaptıkları cinayetten dolayı sevinip mutlu olarak Hz.Zeynep´e (s.a) ‘Allah size neler yaptı görüyor musunuz?’ sorusu karşısında, Hz.Zeynep´in (s.a) bu ayetle cevap verdiğini görmekteyiz.
Ayrıca bu dünyada birçok zulmün ve zalimin cezasını yüce Allah vermektedir. Kaldı ki bu dünya bütün zalimlerin cezalarının verileceği bir alan değildir. O cezalar ahirette verilmelidir. Bundan dolayı niçin Allah zalimleri bir an önce bu dünyada cezalandırmıyor? Bu Allah´ın adaletiyle bağdaşmıyor. Düşüncesinin yanlış olduğunu görmekteyiz.
İnsanlar kendileri de zulmün ortadan kalkması için çalışmalıdır.
Kuran-ı Kerim´de Ra´d suresi 11.ayet-i kerimede Allah şöyle buyuruyor; ‘Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.’
Yüce Allah insanoğlunun birbirine zulmetmesini onaylamıyor. Onaylamadığı gibi zulme teslim olmayı da kabul etmiyor. Ve zalimlerin zulmü karşısında sessiz kalanları kınıyor. Nasıl ki Bakara suresi 279.ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur; ‘Ne Zulmediniz ne de size zulmedilsin.’
Buna göre ne zalim olalım ne de mazlum.
Hasan Karabulut