Hz.Fatıma (s.a) hayır ve bereketin kaynağıdır. Bundan dolayı ‘Mübareke’ lakabıyla hadislerde tanıtılmıştır. Niçin Hz.Fatıma´ya Mübareke unvanı verilmiştir? Çünkü imamlar (a.s) ve seyitler onun soyundan olmuştur. Bereket kelimesinin tanımında şöyle geçer; Zahiren kendisi az ancak onun faydaları ve etkileri çok olursa ona bereketli denir. Hz.Fatıma (s.a) peygamberimizin (s.a.a) tek kızı olması hasebiyle 250 yıllık ümmete önderlik eden imamlar onun vücudunun bereketidir. Aynı zamanda İmam Mehdi (a.s) da beşeriyetin hanımefendisi olan Hz.Fatıma´dandır.
Açıklamaya çalıştığımız bu konuyu en mükemmel biçimde Hz.Peygamberimiz (s.a.a) bir hadisinde bizim için açıklamıştır. Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; ‘Kızım! İslam ümmetinin birkaç iftihar ve övgüsü vardır. Birinci iftiharları peygamberlerin en üstünü ve hatemi olan, onların peygamberidir ve o senin babandır. Bu ümmetin ikinci iftiharı ilahi vasilerin en üstünü yani Ebu Talip oğlu Ali onlara verilmiştir ve o senin eşindir. Bu ümmetin üçüncü iftiharı cennet ehlinin iki efendisi onlardandır ve o iki cennet ehlinin efendileri senin evlatlarındır. Sonunda, alemin ve beşeriyetin kurtarıcısı da senin evladındır.’
Yani bu hayırların tamamı Hz.Fatıma´ya (s.a) dönmektedir. Hz.Fatıma (s.a) imamet ve nübüvvetin bağlantı halkasıdır. Hz.Fatıma´nın azameti, peygamberimizin ve imamlarımızın hadislerinde o kadar bariz bir şekilde belirtilmiştir ki, onun her iki cihanın hanımlarının hanımefendisi olmasında şüpheye mahal bırakmamıştır. Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor; ‘Hıristiyanlarla mübahele (nifrinleşme) kararı aldığımız zaman, Allah bana şöyle buyurdu; ‘Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin´i de kendinle beraber götür.’
Masum imamlar Hz.Fatıma´yı kendileri için örnek ve rol model olarak tarif etmiştirler. Kendilerinin iftihar sebebi olarak açıklamıştırlar. İmam Ali´nin (a.s) nehc´ul belaga´da, Muaviye´ye yazdığı 28.mektupta şöyle yazıyor; ‘Hz.Zehra bizdendir.’
Diğer bir açıklamasında şöyle buyuruyor; ‘Ben, Hz.Zehra ve babasıyla iftihar ediyorum.’
Aynı şekilde İmam Seccad (a.s) Şam´da kendisini tanıttığı zaman şöyle buyurdu; ‘Hz.Zehra bizdendir.’
Evet dostlar, ister Kuran ister hadisler bizi Hz.Zehra´nın azameti ve yüceliğiyle tanıştırmaktadır. Onun için bunların adlarına, yaşamlarına, hadise ve olaylarına önem vermemiz, bunları tanıyarak sevip, izlememiz bizim kurtuluş vesilemizdir. Onların mübarek adlarını ve konularını anlatırken cahil ve gafil insanların sokak diliyle değil, Kuran ve hadislerin diliyle onları anlatmamız ve saygıyla aktarmamız gerekiyor. Evet, Hz.Zehra´nın tarafında olmak bizim iftiharımızdır. Allah onun, babasının, eşinin ve evlatlarının yolundan, ziyaret, dua ve şefaatinden bizleri mahrum etmesin.
Hasan Karabulut