Yüce İslam dininde insanların hukukuna ve borcun ödenmesine önemle dikkat edilmiştir. Bu hususta Hz.Peygamberimizin (s.a.a) buyruğu her Müslüman için o kadar önem arz etmektedir ki peygamberimizin bu buyruğunu hayatımızda, borç alıp vermede kendimize desturname olarak görürsek, boynumuzda kimsenin hakkı kalmadan dünyadan ayrılmış oluruz.
Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur; ‘Şehidin toprağa düşen kanının ilk damlası, onun bütün günahlarının bağışlanmasına sebep olur. Ancak borç ve insanların onda olan hakkı boynunda kalmış olur.’
Kuran-ı kerimin son inen ayeti olarak düşünülen bakara suresi 181.ayet-i kerimede yüce rabbimiz şöyle buyurmuştur; ‘Bir günden sakının ki, onda Allah’a döndürüleceksiniz, sonra herkese hak ettiği tam olarak verilecek ve onlara haksızlık edilmeyecektir.’ Kıyamet gününde herkes amelinin sonucuna ulaşacaktır. Hiçbir şey ne çoğaltılacak ne de azaltılacaktır. Adil olan yüce rabbimiz hiç kimsenin zulüm görmeyeceğini beyan buyurmuştur. İnsanların niyetleri ve hedefleri amel dosyasında öyle kaydedilecek ki insanın kendisi bile o amel dosyasına hayret edecektir.
Kuran-ı kerimin en uzun ayet-i kerimesi bakara suresi 282.ayet-i kerimesidir. Bu ayeti kerimede en az 20 hüküm yer almaktadır. Borç ve borçlulukla ilgili en önemli ayettir. Bu ayet bir anlamda uyarı niteliğindedir. Şöyle hitap etmektedir; Ey iman ehli! Borç ve ya veresiye alışveriş yaptığınız zaman, onun zamanını belirleyin ve yaptığınız bu anlaşmayı kesin olarak bir metne yazın. Bu yazı adil olan bir katip tarafından yazılmalıdır. Özellikle ayet-i kerimede geçen önemli bir husus, borçlunun böyle bir yazının yazılmasında ısrarcı olup yazılmasını sağlamasıdır.
Borçlu alışverişlerde ve borç alıp vermede yüce rabbimiz bu muamelenin senet olarak yazılmasıyla birlikte iki şahidin de olmasını emretmiştir. Özünde bu ayet-i kerimelerde geçen bu desturlar ve tavsiyeler hakkın ve hukukun, insan hakkının ne kadar büyük önem taşıdığını bize göstermektedir.
Doktor Nasir Refii