Yahudilerin düşünce ve karakter yapıları kuran-ı kerimde, kendi kitapları tevratta ve hadislerde, açık ve net bir şekilde belirtilmiştir. Bunların bozuk ve insan dışı olan düşünce ve karakterlerinden biri servet ve dünya malına düşkünlükleridir. Servet edinip stoklamak ve böylece diğer insanları ihtiyaçları olan mallardan mahrum bırakmak ve Yahudilere muhtaç bir hale getirmek, bunların insan dışı işlerinden birisidir.
Günümüzde bunun örneklerinden biri hububat ve meyvelerin tohumlarını kısırlaştırıp dünyaya pazarlamaları ve böylece ekilen mahsulün bir daha yeşermemesi için bir yapı oluşturmaları, bunların o bozuk zihniyetinin açık kanıtıdır ki onlara göre halkın en zaruri ihtiyacı olan hububat ve diğer besin kaynakları her daim Yahudilerin elinde olmalıdır. Ancak maalesef diğer insanlar ve islam dünyası bunu bildikleri halde bu bozuk zihniyetin sahibi olan Yahudilerle ciddi alışveriş yapmanın ve ticaret oluşturmanın peşinde olmuş ve olmaktadırlar. Bu da onların her zaman kalkınması ve diğer Müslümanların zayıflayıp geri kalmasının sebebi olmuş ve olacaktır.
Bu konuyu kuran-ı kerimde bakara suresi 96.ayet-i kerimede yüce rabbimiz şöyle dillendirmiştir; ‘Andolsun, sen onların, yaşamaya, bütün insanlardan; hatta Allah’a ortak koşanlardan bile daha düşkün olduklarını görürsün. Onların her biri bin yıl yaşamak ister. Hâlbuki uzun yaşamak, onları azaptan kurtaracak değildir. Allah, onların bütün işlediklerini görür.’
Ayet-i kerimede yüce Allah, Yahudileri insanların en ihtiraslı olanı olarak beyan etmiştir. Burada şu soru insanın aklına gelmektedir acaba Yahudilerde olan mal ve servet hırsı ne zamandan ve nereden gelmektedir? Bu sorunun cevabını Yahudilerin kendi kitabı Tevrat açık bir şekilde beyan etmiştir. Bu kitapta Hz.Musa´nın (a.s) Allah tarafından İsrail oğullarına şöyle söylediğini görmekteyiz; Mısır´dan firar etmeden önce komşularınızın kıymetli mallarını alın ve onlarla mısırdan çıkın.
Tevratın Sufr-u Huruç bölümünde bu öykü şöyle anlatılmıştır; ‘Hz.Musa (a.s) kendi kavmine söyledi; buradan gideceğiniz zaman eli boş gitmemeniz gerekiyor. Her kadın komşusundan ve her hanım sakin olduğu evden gümüş ve altın olan kap, eşya ve önemli elbiseleri alsın. Kendi çocuklarına ve kızlarına onları giydirecekler. Ve Mısır´ı boşaltınız.’ İlginç olan Tevrat kitabında bu ayetin ışığı altında şöyle bir açıklama getirilmiştir; Allah emir vermiş bu altın ve gümüş kapları ve özel elbiseleri komşulardan alsınlar. Çünkü israiloğullarının gayr-i menkul serveti komşular için kalacak ve onların servetinden tasarruf edecekler.
İsrailoğulları bu ilahi fermana kulak astılar ve halkın mücevherat ve altınını yağmalayarak gece mısırdan firar ettiler. Denizi aşıp firavundan kurtulduktan sonra Samiri´nin danasına esir oldular. Samiri´nin o ilah olarak yaptığı dana, mısır halkından çalınan mücevherat ve altınla yapılmıştı. Bu olay İsrailoğullarının sapma ve yoldan çıkmasının başlangıcı olmuştu. O günden günümüze kadar Yahudiler her daim menkul servetleri ve sermayeleri toplamanın peşinde olmuşlar. Amaçları taşınmak zorunda kaldıkları bir başka bölgeye kendi sermayelerini rahatlıkla götürmeleridir.
Bundan dolayı bugün Yahudilerin menkul birikimleri dünyanın önemli gelişmiş bankalarında birikmektedir. Anlattığımız bu önemli öyküde Yahudi milletinin kendi refahı ve maddi huzuru için halkın malına el uzatıp, hırsızlık yapıp, halkın sermayesini yağmalaması, Yahudilerin firavunun köleliğinden kurtulduğu günden günümüze kadar maalesef devam etmektedir.
Aslında bunu farklı bir sahada görmekteyiz. Bugün Yahudi kültüründe çalışan bir Yahudi aldığı paranın tamamını evi ve çoluk çocuğu için harcamaz. Onun yarısını günlük geçimi için harcarken geriye kalan yarısını toplayıp ileriye yönelik yatırım yaparak Yahudilerin her daim ekonomide ve dünyada söz sahibi olup, sermaye ve ekonomisine sahip olması için kullanmaktadır.
Evet sözümüzü iki cümleyle özetliyoruz;
1-Yahudi milletinin dünya tarihinde servet ve mal için en ihtiraslı insanlar olduklarını görmekteyiz.
2-Diğerlerinin servet ve mallarını çalıp kendilerine servet yığmak, Yahudilerin günümüze kadar uzanan tarihi özelliklerinden biridir.
3-Yahudilerin dünya ekonomisi ve sermayesine sahip olup her daim dünyada söz sahibi olarak siyasetlere ve toplumlara yön verme düşüncesiyle kendilerini üstün görme halidir.
Hasan Karabulut