İmam Cafer-i Sadık (a.s), Hz.Peygamberimizin (s.a.a) getirmiş olduğu ilmi değerleri yeniden ihya etmiştir. Kuran´ın deyimiyle alimle cahilin, bilenle bilmeyenin ve ya aydınlıkla karanlığın bir olmayacağı dünya düzeninin oluşması için Yüce Allah bunun şartlarının ne olduğunu hz.peygamberimizle ortaya koymuştur.
Peygamberimizin (s.a.a) geldiği dünya cehalet ve karanlıklar dünyasıydı. Peygamber böyle bir dünyayı ve düzeni değiştirmek için gece gündüz mücadele etmiştir. Kuranın bizzat ilk ayetleri bilgi ve eğitim konusunu içermektedir. Hz.peygamberimiz aydınlık ve bilge bir toplumun oluşması için 3 ana faktör belirlemiştir. Okumak, Kalem ve Beyan (İfade).
Bilginin önemini kavramamız açısından peygamberimiz şu noktaya dikkat çekmiştir. ‘’İlim öğrenin hatta Çin´de bile olsa.’’
Hatta şu açıklamasında da buyuruyor ki ‘’İlim öğrenin. Beşikten mezara kadar!’’
O gün Resulullah´ı kabul edenler peygamberin programının temelinin okumak ve bilgi olduğunu görüyorlardı. Bu noktada peygamberimizin okuma yazma bilmeyen o toplum üzerinde ne kadar ciddiyet göstererek onları okuma yazmaya teşvik ettiğini müşahede ediyorlardı. Kısa bir dönemde parmakların sayısı kadar okuma yazma bilen bir toplumdan yüzlerce hatta binlerce okuyan ve yazan insan çıkmıştır.
Ancak maalesef peygamberimizin vefatıyla islamın ve peygamberin programının temelini oluşturan bilgi edinme ve yazma konusu, islam dünyasında rafa kaldırıldı. Öyle ki peygamberin zamanında yazılan Resulullah´ın hadisleri yakılıp yok edildi. Aktarılmasına ve yazılmasına izin verilmedi. Aradan yıllar geçti ve islam dünyası kendi içerisinde ciddi bir siyasi çekişmenin ve kavganın içerisine girdi. Bu kavga aslında menfaat, koltuk, çıkar ve hilafet kavgasıydı. Bu kavga Emeviler ve Abbasilerin kavgasıydı.
Bu fırsatı İmam Cafer-i Sadık (a.s) çok iyi değerlendirdi. Dedesi Resulullah´ın getirdiği o ilmi harekatı yeniden islam dünyasında hayata geçirdi. İmam Cafer-i Sadık, babası İmam Muhammed Bakır´ın (a.s) başlattığı bu ilmi harekatı, Medine´de o kadar genişletti ki islam coğrafyasında İmam Sadığın ilmi faaliyetleri herkesin diline destan olmuştu. İmam Sadık´tan ilim öğrenenlerin sayısı o kadar fazlalaştı ki ravi bu konuda şöyle demiştir; ‘’Mescid´un-Nebi´de İmam Sadık´tan eğitim alıp, yüksek ilmi makama gelen 900 fakihin ilmi tartışma yaptığına şahit oldum.’’
İmam Sadık (a.s) 34 yıllık imamet döneminde gerçekten islamı her yönüyle islam dünyasına ve beşeriyete tanıttı. İlmi sahada ciddi açılımlar ve inkişaflar oluşturdu. İlmi sahada her ilmin ihtisas alanını meydana getirdi. Böylece birçok ilmi alanın başlıkları ortaya çıkmış oldu. Örneğin; dini ilim alanlarında kuran tefsiri, hadis tefsiri, fıkıh ilmi, kelam ilmi, islami felsefe vb. oluşturuldu. İmam (a.s) bu alanların her birinde uzmanlar yetiştirdi. İmamın dersleri sadece dini konularla da sınırlı değildi. İnsanoğlunun ihtiyacı olan bütün sahalarda imam hem başlık attı hem de o alanda uzmanlar yetiştirdi. Örneğin; Felsefe, Kelam, Tefsir, Tıp, Fizik, Kimya, Matematik, Sosyal Bilimler vb. gibi alanlarda öncü olmuştur. Bunlara bir örnek vermek gerekirse kimya ilminin babası olarak bugün dünyadaki üniversitelerde tanınan Cabir bin heyyan, İmam Sadık´ın (a.s) yetiştirdiği örnek şahsiyetlerden birisidir.
Gerçekten bütün dünyayı şaşırtacak ve kendisine hayran bırakacak bir ilmi devrim meydana getirmişti. Bundan dolayı imam sadığın adı söylendiğinde herkes tazimle baş eğmekteydi. Hanefi mezhebi imamı olan Ebu Hanife diyor ki; ‘’Cafer-i Sadık´tan daha alim ve bilgin birini görmedim ve tanımıyorum.’’
İmam yaptığı bu hizmetle aslında bütün beşeriyete hizmet vermişti. Burada üzerinde durmamız gereken konulardan birisi İmam Sadık bu kadar bilgiyi nereden almıştı? O bu ilmi değerleri tahsil ederek elde etmemiştir. Sahip olduğu tüm bilgiler yüce yaratanın ona, babalarına ve evlatları olan imamlara fazlı ve lütfuydu. Böylece Allah´ın yeryüzünde hak halifeleri ve beşerin de muhtaç olduğu ilahi kılavuzlar olduklarını ortaya koymuşlardır.
Bundan dolayı İmam Sadık (a.s) sadece şia dünyasını aydınlatmamıştır bütün islam ve beşerin dünyasını aydınlatmıştır. Bu sebeple İmam Sadık´a (a.s) ‘’islam mezheplerinin reisi’’ ve ‘’İslam fıkhının öğretmeni ve babası’’ unvanlarını vermişlerdir.
Evet, İmam Sadık´ın (a.s) mektebinden beslenmek bizi gerçekten Resulullah´ın (s.a.a) getirmiş olduğu doğru bilgiye taşımış ve bundan sonra da taşıyacaktır.
Hasan Karabulut