Hz.Peygamberimiz (s.a.a) Sakaleyn hadisinde ve diğer açıklamalarında her daim kuran ile ehlibeyti birbirinden ayrılmayan dini iki esas olarak tanıtmıştır. Dolayısıyla ehlibeyt kuranın seviyesinde bir örnektir ve kuranı tam olarak bize yansıtan ilahi bir aynadır.
İmam Cafer-i Sadık (a.s) ehlibeytin sekizincisi, imamet ve velayet makamının 6.yıldızı olarak yerini almıştır. İmam Cafer-i Sadık (a.s) 83.hicri yıl, rebi´ül-evvel ayının 17.günü Medine´de mübarek gözlerini dünyaya açmıştır. 65 yıl yaşamıştır ve 34 yıl imamet ve velayet görevini yerine getirmiştir. İmamın bu bereketli ömrü her alanda bütün insanlığa ve özelde de islam dünyasına ve bilhusus şialara ışık tutmuştur.
İmamın sahip olduğu fazilet ve karakter yaşam boyunca bizim için örnektir. Biz bu makalemizde o hazretin gerçekten de fikir verecek ve yol gösterecek iki önemli yönünü siz değerli okuyucularımıza açıklayacağız.
1-İmamın iş ve çalışma hayatı
Mukaddes islam dininde çalışmak ibadettir. Yüce Allah insanoğlunun çalışan bir varlık olmasını emretmiştir. Kuran-ı kerim, Cuma suresi 10.ayet-i kerimede yüce Allah şöyle buyuruyor; ‘’Namaz bitince yeryüzüne yayılın; Allah’ın lütfundan rızık isteyin…’’
İmam Cafer-i Sadık da (a.s) diğer insanlar gibi çalışan ve diğer insanları da çalışmaya davet eden bir ömür sürdürmüştür. Yazın aşırı sıcağında tarlada çalışmakla meşguldü. Dostlarından Şeybani şöyle rivayet ediyor; ‘’Bir gün İmam Cafer-i Sadık´ı (a.s) kendi tarlasında kürekle çalışırken gördüm. Çok terlemişti ve elbisesi ıslanmıştı bu manzarayı gördüğüm zaman imama şöyle arz ettim; ‘’İzin verin de bu işi ben yapayım siz dinlenin.’’ İmam kabul etmedi ve şöyle buyurdu; ‘’Bir kişinin güneşin altında eziyet çekerek kendi rızkını kazanmasını çok seviyorum.’’
2-İmam´ın (a.s) ibadet yönü
Yüce Allah kuranı kerimde yaratılışın en son gayesinin ubudiyet yani Allah´a kulluk olduğunu beyan etmiştir. Zariyat suresi 56.ayeti kerimede şöyle buyuruyor; ‘’Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’’ Dolayısıyla Allah´ı her daim anmak ve onun hükümlerini yerine getirmek, gafil olmamak islamın en önemli yüce öğretilerinden biridir. Bu öğreti peygamberimiz´in (s.a.a) ve imamlarımızın siyerlerinde açıkça müşahede edilmektedir.
İmam Cafer-i Sadık´ın (a.s) ibadet yönünü açıklamada Maliki mezhebinin imamı olan Malik bin Enes´in bu sözü bile yeterlidir ki şöyle diyor; ‘’Hz.Sadık´ı (a.s) hep üç halden birinde gördüm. Ya oruçluydu ya ayakta ibadetle meşguldü ve ya Allah´ın zikrindeydi. O Allah´ın en büyük kullarından büyük bir zahitti.’’
İmam Sadık (a.s) ibadet noktasında kuranın şu ayeti kerimesinin en güzel muhatabıdır. Araf suresi 206.ayeti kerimede şöyle buyruluyor; ‘’Doğrusu Rabbinin katında olanlar, O’na kulluk etmekten büyüklenmezler, O’nu tenzih ederler ve yalnız O’na secde ederler.’’
İmam Cafer-i Sadık´ın (a.s) Allah´a karşı kulluk faziletinden birkaç örnek arz edeceğiz.
1-İlahi huşu; Yine Maliki mezhebi imamı olan Malik bin Enes diyor ki; ‘’Bir yıl İmam Sadık (a.s) ile Allah´ın evine gittim. İhram bağlamamız gereken yerde herkes ihramını bağlayıp telbiyesini okudu. Ancak imam Sadık (a.s) ihram bağladıktan sonra telbiyeyi okuyacağı zaman onu bir sıkıntı bastı. Telbiye boğazında düğümlendi. Neredeyse bineğinden yere düşecekti. Arz ettim; Ey Allah resulünün evladı, bunu söylemek zorundasınız. İmam da şöyle buyurdu; Ey Ebi Amr´ın oğlu yüce Allah´ın karşısında nasıl cesaret ederek ‘’Lebbeyk Allahumme Lebbeyk’’ diyeyim? Korkuyorum ki yüce Allah ‘’La lebbeyk’’ desin. (Yani seni kabul etmiyorum desin.)
İşte bu imamın gerçekten deruni çekinmesinin ve huşusunun en bariz örneklerinden birisidir.
2-Uzun secdeleri; Giyas diyor ki; İmam Sadık (a.s) kufe hurmalıklarının içerisinden kufeye doğru gidiyordu. Bir hurma ağacına vardı sonra abdest alıp rüku yaptı ve secdeye gitti. Ben saydım o beş yüz kez tespih söyledi. Sonra kalkıp o hurma ağacına yaslandı ve dualar etti. Şöyle buyurdu; ‘’Giyas bu, o hurma ağacıdır ki yüce Allah Hz.Meryem´e şöyle buyurmuştu; hurma ağacının dalını salla ki sana taze hurmalar döküp versin.’’
3-Kalbi huzur; İmam Sadık (a.s) namazdayken kuran ayetlerini okuyordu. Aniden kendisinden geçti. Kendisine geldiği zaman ona sordular; Niçin böyle oldunuz?
İmam şöyle buyurdu; ‘’Ayetleri okuduğum zaman bende öyle bir durum oldu ki sanki yüce Allah o ayetleri bana okuyordu.’’
Evet, bu anlattıklarımız okyanustan bir damlaydı. Gerçekten ehlibeyt kuranın canlı örneğidir. İmam Sadık´ın (a.s) bütün yaşamı ameli olarak bizi kuran-ı kerimle tanıştırmakta ve kuranı bize öğretmektedir. Allah bizi kuran ve ehlibeytten ayrı salmasın.
Hasan Karabulut