HAZRETİ İMAM ALİ (A.S)’IN BAKIŞIYLA CEHALETİN MANASI
İmam Ali (a.s) cehaleti kimi zaman ilmin karşıtı, kimi zaman marifetin zıddı ve kimi yerde de aklın karşıtı olarak beyan etmiştir. Bazen de cehaleti sapkınlık ve körlük olarak açıklamıştır. İmam (A.S) cehaleti tanıtırken şöyle buyurmuştur:
“İslam öncesi cehalet, İslam’dan sonrasına da nüfuz ve sirayet etmiştir. Nehçül Belağa’nın 2. Hutbesinde cahiliye asrını şöyle açıklamıştır:
“O dönemde, bilginler susturulmuş ve konuşma cesaretileri yoktu. Ancak o toplumun cahilleri ise, o toplumun saygınları olmuşlardı. Cahiliye toplumunun tanıtımında şu güzel örneği beyan buyurmuştur: “Hazreti Musa (a.s) ile sihirbazlar arasında vuku bulan hadisede, sihirbazlar Hazreti Musa (a.s)’a önce sen mi başlarsın? Yoksa biz mi başlayalım? Diye sorduklarında, Hazreti Musa (a.s): “Siz, başlayın.” Dedi. Sihirbazlar, oradaki ipleri ve çubukları yılan şekline getirdiler.
Kuran-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Musa korktu.” Hazreti İmam Ali (a.s), Hazreti Musa (a.s)’ın korkusunu çok harika bir şekilde tesvir ve beyan buyurmuştur.
“Hazreti Musa (a.s) hiçbir zaman kendisi için korkmadı. Ancak cahillerin ve sapkınların galip gelmesinden korktu. Çünkü böyle bir ortamda, cahiller sihirbazların sihrinin zahirini gördüğü vakit, artık delil ve aklın peşinde olmayacaklardı. Burada sadece bir tek İlahi mucize onları uyandırabilirdi.”
Maalesef bu gerçek çağımızda da kendi yerini korumaktadır. Onun için yüce İslam dinini doğru algılama ve anlama hususunda, bu dini değerleri Kuran’a, doğru hadise ve akla dayalı olarak insanlığa sunan bu dinin uzmanları olan Müçtehitlerimizi ve büyük âlimlerimizi takip etmemiz gerekiyor. Bir kısım süslü püslü kelimelerle dini gölgeleyecek din tanımından ve din tarifinden uzak durmamız gerekmektedir.