BABACIĞIM!!!
Hz. Fatıma, Peygamber (s.a.a)’in vefatından sonra çok kederli günler geçirdi. Bir taraftan Hz. Resulullah’ı kaybetmenin verdiği hüzün, diğer taraftan Hazret’in vefatından hemen sonra ümmetin Ehl-i Beyt’e karşı sergiledikleri vefasızlık örneği, o Hazret’i büsbütün yıkmıştı. İşte bu kederler içinde bir gün perişan bir halde evden çıkarak babasının kabrini ziyaret etmek için hareket etti, güçsüzlükten babasının mezarına zor ulaşabildi. Mihrabı, ezan okunan yeri görünce figan etmesiyle yere düşmesi bir oldu. Bayılmıştı. Kadınlar yüzüne su serpmeye başladılar, ayıldığında babasının kabrine bakıyor ve şu cümleleri zemzeme ediyordu:
“Babacığım! Gücüm tükendi, bedenimde hal kalmadı, düşmanım şematet etti, üzüntü beni öldürdü.
Babacığım! Yalnız, hayran ve tek kaldım. Sesim tutuldu, belim kırıldı, hayatım bunaldı, günlerim karardı.
Babacığım! Senden sonra yalnızlığımı giderecek bir munis, gözyaşımı dindirecek bir arkadaş, zaafımı karşılayacak bir yardımcı bulamam.
Babacığım! Senden sonra Kur’an’ın hükmedildiği yer, Cebrail ve Mikail’in indiği mekan fani olup gitti.
Babacığım! Senden sonra sebepler (ilişkiler) değişti, kapılar yüzüme kapandı.
Babacığım! Senden sonra artık dünyaya küskünüm, nefesim tükeninceye dek sana ağlayacağım.
Babacığım! Sana olan aşkım tükenmek bilmez, sana olan hüznüm sona ermez. Ey vah babacığım! Ey vah Allah’ım!…”
KAYNAK: Bihar-ül Envar, c.43,s.176.