Bismillahirrahmanirrahim
Bu dünya’da zaman ve mekan boyutuna esiriz. Her birinin eşrefi vardır. Alem mekanlarının eşrefi Kabe’dir ve en faziletli zamanların eşrefi Kadir gecesidir. Ya Ali, sen Kabe’de dünyaya geldin ve Kadir gecesinde gittin. Selam olsun Kabe’de doğup mihrapta şehid olana.. Selam olsun yetimlerin babası, Şah-ı Merdan’a..
İmam (a.s) sabah namazına yakın bir vakitte Kufe mescidine doğru yola çıktı. Mescide vardığında yavaşça mihrabına doğru ilerledi. Sabah namazının sünnetini kılmaya başladı ve son secdede bedbaht İbni Mülcem’in zehirli kılıç darbesiyle mübarek başından yaralandı. Adeta ikinci Şakku’l Kamer oldu yeryüzünde o gece.. İmam (a.s) o darbeden sonra İbni Mülcem’i yanına getirdiklerinde ona hitaben “Ben senin için kötü bir İmam mıydım?” buyurdular. İmam (a.s) bu sözü o gün için İbni Mülcem’e söyledi evet. Ancak bugün bu soruyu kendimize sormalıyız. Onlar bizim için kötü imamlar mı ki bizler onların kalbini günahlarımızla kırıyoruz. İmam Ali (a.s) inci yüklü vasiyetnamesinde ilk olarak İlahi takva’yı vasiyet etmiştir ve devamında “ Allah için, Allah için namaza dikkat edin; çünkü namaz, dininizin direğidir” buyurmuştur. Bizler bugün secdede şehid olan imamızı, İlahi emir olan namazı kılmayarak incitiyoruz. Ne dehşet verici bir şeydir ki İmam Ali şia’sıyım diyen birine namaz kıl demek zorunda kalmak. Gerçi; İmam Ali (a.s)’ın bile derdini kuyulara anlattığı dünya burası, kime ne anlatıyoruz.
Ve Zeyneb (s.a) yetim oldu. Şimdi tüm şehir, sessiz, Ali’siz namaza durmuşlar..
Zehra Çiftçi