Ramazan, ‘Remza’ kökünden gelmiş olup lügatte, şiddetli hararet ve yakma manasına gelmektedir.[1] Bu ayda insanın günahları bağışlandığı için ona ramazan denmiştir. Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: Bu aya ramazan denmesinin nedeni günahları yaktığı içindir.’[2]
Kameri aylardan biri olan ramazan, Kuran’da adı geçen tek aydır ve yüce Allah’ın savaşı haram ettiği dört aydan biridir (ancak savunmak amaçlı olabilir).
Yüce Allah bu ayda kullarına nihayet derecede merhamet eder. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Recep, Allah’ın ayı, şaban, benim ayım, ramazan, ümmetimin ayıdır. Kim bu ayın (ramazan) tümünü oruç tutsa onun bütün günahlarını bağışlaması, kalan ömrünü garanti etmesi ve onu dehşetli kıyamet gününün açlık ve susuzluğundan koruması Allah’a farz olur.’[3]
İnananlar her yıl recep ve şaban aylarında kendilerini bu değerli ve bereketli aya hazırlarlar. Ramazanın gelişiyle fakirlere iftarlık vererek, teheccüd namazı kılarak, ibadet ederek, Kur’an okuyarak, dua ve istiğfar ederek, sadaka vererek, oruç tutarak ruh ve bedenlerini ilahi feyizin kaynağından doyururlar.
Ramazan Ayının Faziletleri
Ramazanın faziletlerinin tümünü bu kısa makalede saymak mümkün olmasa da bazılarına değinebiliriz:
1- Yılın En Üstün Ayı
Mübarek ramazan ayı Kur’an’ın nazil olduğu ay olması ve kendisine ait özelliklerinden dolayı kameri yılın en üstün ayıdır. Kur’an-ı Kerim buyuruyor: ‘Ramazan, insanların hidayet olması için Kur’anın nazil olduğu aydır.’[4]
Resul-i Ekrem (s.a.a) ramazan ayı hakkında buyuruyor: ‘Ey insanlar! Allah’ın bereket, rahmet ve mağfiret ayı size doğru geliyor. Öyle bir ay ki Allah katında ayların en üstünüdür; günleri bütün günlerden, geceleri bütün gecelerden ve saatleri bütün saatlerden üstündür. Allah’ın misafirliğine davet edildiğiniz aydır ve Onun lütfüne mazhar oldunuz. Bu ayda nefesleriniz tesbih, uykularınız ibadet, amelleriniz makbul ve dualarınız kabul olunur…’[5]
2- Semavi Kitapların Nazil Olması
Semavi kitaplar olan Kur’an-ı Kerim, Tevrat, İncil, Zebur ve Sahifeler bu ayda nazil oldular. İmam Cafer-i Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Kur’an-ı Kerim’in tümü ramazan ayında Beytu’l-Memur’a nazil oldu. Sonra yirmi yılda Resul-i Ekrem’e (s.a.a) nazil oldu. İbrahim’in sahifeleri ramazanın ilk gecesi, Tevrat ramazanın 6’sı, İncil ramazanın 13’ü, Zebur da ramazanın 18’inde nazil oldu.’[6]
3- Oruç Tutma İnayeti
Yüce Allah, oruç gibi önemli bir ibadeti ramazan ayında kullarına inayet etmiştir: ‘Sizden kim bu aya erişirse oruç tutsun.’[7]
İnsanın maddi ve cismi boyutunun yanı sıra manevi ve ruhi boyutu da olduğundan her birinin kemale ermesi için kendisine özgü programları vardır. Onlardan biri takvalı olmaktır. Yani eğer insan manevi yönden kendisini güçlendirmek, taharete ve yetkinliğe ulaşmak istiyorsa nefsini kontrol etmeli, manevi ilerlemenin önündeki engelleri ortadan kaldırmalı ve kendisini şehvet ve lezzetlerle meşgul etmemelidir. Bu amaç için etkili olan amellerden biri oruç tutmaktır. Kur’an-ı Kerim bu konuda buyuruyor: ‘Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere yazıldığı gibi size de yazıldı, umulur ki takvalı olasınız.’[8]
4- Kadir Gecesi Bu Aydadır
Bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi ramazan ayındadır. Melekler bu gecede Allah’ın izniyle yeryüzüne inerler ve insanların bir yıllık kaderlerini belirlerler.[9] Kadir gecesinin bu ayda olması Peygamber Efendimizin (s.a.a) ümmetine ilahi bir nimet ve bağıştır. Bu gecede insanların kendilerinin hazırladıkları ve layık oldukları bir yıllık (yaşam, ölüm, rızık vs. gibi) takdirler belirlenir. İnsan böyle bir gecede tefekkür ederek kendisine gelebilir, bir yıllık amellerini değerlendirir ve gerekli hazırlıklar yaparak kendisi için en güzel kaderi çizebilir.[10] İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Kaderlerin takdiri on dokuzuncu gecede, onayı yirmi birinci gecede, imzası ise yirmi üçüncü gecede gerçekleşir.[11]
5- Kur’an’ın Baharı
Kur’an-ı Kerim ramazanda nazil olduğu için ve onu bu ayda okumanın fazileti çok olduğundan, hadislerde ona Kur’an’ın baharı denmiştir. İmam Bakır (a.s) buyuruyor: ‘Her şeyin bir baharı var, Kur’an’ın baharı ise ramazandır.’[12]
Orucun Bazı Faydaları
a) İhlasın Güçlendirilmesi[13]
Oruçta riya ihtimali az olduğundan insanın ihlasını güçlendirir. İhlaslı bir amele yüce Allah özel mükafat verir. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Yüce Allah şöyle buyuruyor: Oruç benimdir ve onun mükâfatını ben veririm.’[14]
Hz. Fatıma (s.a) buyuruyor: ‘Allah orucu ihlası sağlamlaştırmak için farz etti.’[15]
b) Dünya ve Ahiret Azaplarına Engel Olması
İmam Ali (a.s) buyuruyor: Oruç bağırsağı inceltir, eti eritir ve yakıcı cehennemden uzak tutar.[16]
Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Oruç, ateşe karşı bir siperdir.’[17]
c) Ruh ve Bedenin Huzuru
Oruç; ruhun huzuru ve bedenin sağlığıdır. Resul-i Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Oruç tutun sıhhatli olun.’ Yine şöyle buyuruyor: ‘Mide bütün hastalıkların evi, imsak (oruç) ise en büyük ilaçtır.’[18]
İmam Bakır (a.s) ise buyuruyor: ‘Oruç ve hac kalplerin huzurudur.’[19]
İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Yüce Allah inanan kullarını namaz, zekat ve vacip (ramazan) oruçla bedenlerinin azalarını, bakışlarının huşusunu, ruhlarının alçak gönüllüğünü ve kalplerinin huzusunu korur.’[20]
Günümüzde tıp bilimi ispatlanmıştır ki oruç tutmanın insanın ruh ve beden sağlığına çok önemli faydaları vardır. Fazla yağların erimesi, tansiyonun düzenlenmesi, şekerin düşmesi bunlardan bazılarıdır.[21]
d) Şeytanın Nüfuzunu Azaltması
İmam Ali (a.s) Resul-i Ekrem’den (s.a.a): ‘Ya Resulellah! Bizi şeytandan ne uzaklaştırır?’ diye sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Oruç onun yüzünü siyahlaştırır, sadaka ise belini kırar.’[22]
Dolayısıyla oruç cin ve insan şeytanlarının nüfuzunu önler, vesveselerini etkisiz hale getirir.
e) Zengin ve Fakir Arasında Eşitliği Sağlaması
Oruç tutan insan açlık ve susuzluk çektiğinden, fakirleri anlar ve netice olarak onların yardımına koşar. İmam Hasan Askeri (a.s) orucun farz oluşu hakkında şöyle buyuruyor: ‘Zengin açlığı tatsın ki muhtaçlara yardım etsin.’[23]
Hatırlatma
Mübarek ramazan ayı ve oruç için söylenen fazilet ve sevaplar, onun hakikatini derk edenler ve bunu söz ve davranışlarında gösterenler içindir. Hadislerde sadece Kur’an okuyup ama onun ayet ve hükümlerine amel etmeyenler, günah işleyerek orucun etkisini azaltanlar ve ramazanın maneviyatından gerektiği gibi faydalanmayanlar kınanmıştır. Nitekim Resul-i Ekrem (s.a.a), cariyesine küfreden oruçlu bir kadına şöyle buyurdu: ‘Oruç tuttuğun halde cariyene nasıl küfredersin? Oruç yalnızca yemek ve içmekten sakınmak değildir. Yüce Allah o ikisine ilave olarak orucun etkisini azaltan kötü iş ve sözlere engel olması için de koymuştur. Oruç tutan ne azdır, açlık çeken ne çoktur!’[24]
Hz. İmam Seccad (a.s) ramazan ayının girişinde yüce Allah’a şöyle niyaz ediyor: ‘Bu ayın orucunun vesilesiyle bedenlerimizin günahlardan korunması, kulaklarımızın boş sözleri duymaması, gözlerimizin senin rızanı kazandıracak işlerde kullanılması için bize yardım et.’[25]
Öyleyse bu mübarek ayda bedenimizin tüm azalarını haramlardan koruyarak, ihlaslı olarak, tevekkül ederek, Ehl-i Beyt’e (a.s) tevessül ederek, Kur’an-ı Kerim’in emir ve hükümlerine uyarak, günahlardan uzak kalarak, gerçek manada tövbe ederek, ibadet ederek, teheccüd namazı kılarak ve kadir gecesinin faziletini derk ederek ramazanın faziletini elde edelim ve kemale erelim. Bu ayda nefsimizi öyle ıslah edelim ki ve faydaları ruhumuza öyle işlesin ki ay bittiğinde bunlar bir sonraki ramazana kadar kalıcı olsun.
Ehlibeyt Alimi Serdar Aytekin
[1] -Ragıp İsfahani, Müfredat-u Elfazi’l-Kur’an, s.209.
[2] -Allame Meclisi, Biharu’l-Envar, c.55, s.341.
[3] – Hürr Amuli, Vesailu’ş-Şia, c.2, s.628.
[4] -Bakara, 185.
[5] – Hür Amuli, Vesailu’ş-Şia, c.10, s.313.
[6] -Kuleyni, Kafi, c.2, s.628.
[7] -Bakara, 185.
[8] -Bakara, 183.
[9] -Kadir, 1-5.
[10] -Allame Tabatabai, el-Mizan, c.18, s.132; c.19, s.90.
[11] -Hür Amuli, Vesailu’ş-Şia, c.10, s.354.
[12] – a.g.e, c.6, s.203.
[13] -Bakara, 183.
[14] -Muhammedi Reyşehri, Mizanu’l-Hikme, c.7, s.3207.
[15] -a.g.e. s.3209.
[16] -a.g.e.
[17] -a.g.e.
[18] -a.g.e.
[19] -a.g.e.
[20] -a.g.e.
[21] -Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, c.1, s.631.
[22] -Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c.7, s.154.
[23] -Muhammedi Reyşehri, Mizanu’l-Hikme, c.7, s.3209.
[24] -Kuleyni, Kafi, c.4, s.87.
[25]– İmam Seccad (a.s), Sahife-i Seccadiye, s.186.