Allah´ın adıyla,
Ehl-i Beyt (a.s) dostları, erbain merasimini icra etmek için her yıl, Dünya´nın bir çok bölgesinden Kerbela´ya gitmektedirler. Bu merasimde Necef şehrinden, Kerbela şehrine yapılan yürüyüş, Dünya´nın en kalabalık yürüyüşüdür. 2015 yılındaki merasime katılan kişi sayısının 27 milyon olduğu açıklanmıştır. Acaba belirlenmiş bir zaman içinde, farklı milletlerden, çeşitli ülkelerden ve muhtelif yaşlardan olan, milyonlarca insanı bir araya getiren şey nedir ?
İmam Huseyn´in (a.s) zalimin karşısında yaptığı kıyam ve fedakarlıklar her nesil ve zaman için yapılmıştır. Bu kıyam, sadece o zamanın ve ya asrın insanını uyandırmak için değil, asırları, çağları ve tüm insanlığı uyandırmak, zalimin zulmünü durdurmak ve İslam´ın hedeflerini ortaya koymak için yapılmıştır. Her millet ya da grubun kendine ait milli ve dini olayları tarihte yer edinmiş haldedir. İnsanlar tarihlerini canlı tutmak için sürekli çaba harcayıp, onlara gün tayin eder ve tarihlerini canlı tutarak bir değer oluşturmak isterler. İnsanlar, bu değerli günlerini anmaktan ya da olaylardan kendilerine ders çıkarmaktan öteye çok da gidemezler. Ancak İmam Huseyn´in (a.s) kıyamı, tarihte yer edinmenin dışında, yüzyıllar geçmesine rağmen sürekli olarak, tekrar tekrar tarihe not düşmektedir. Hem anma merasimlerinin azametiyle hem de o kıyamın hedeflerinin sadece o zamana bağlı olmaması ve günümüzde yaşanan olaylara dahi etki etmesi sebebiyle, günden güne bu kıyam daha fazla ön plana çıkmaktadır. Hangi savaş, olay ya da durum, böyle yüzyıllardır devam etmektedir ? Bu süreklilik ve devamlılık kendi başına bile bir mucizedir. Bugün dahi Kerbela´ya yapılan erbain ziyareti ve insan akımı, mücadelenin devam ettiğini tüm Dünya´ya gösteriyor.
Elbette bu denli büyük bir olayın dünya medyası tarafından göz ardı edilmesi de şaşırtıcı bir gerçektir. Bugün, Dünya´da yapılan küçük bir eylem, protesto ya da fikir beyanına dahi ekranlarda ve haber kaynaklarında büyük başlıklarla yer veren kuruluşlar, bu olayı sanki görmüyormuş gibi davranmaktalar. Görenler de gördüklerini küçük başlık ve yazılarla medyaya yansıtmaktalar. Aslında bu durum mücadelenin sürekli olarak devam ettiğinin kanıtlarından biridir.
Masum imamlarımız (a.s), İmam Huseyn´in (a.s) ziyaretini devamlı olarak tavsiye ve teşvik etmişlerdir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Huseyn’i (a.s), hakkını ve makamını tanıyarak ziyaret
ederse, Allah makbul olan bin haccın ve makbul olan bin umrenin sevabını ona yazar.
Geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar.” Bu sözler, ziyaretin kendine has yeri ve konumu için açıklayıcı niteliğe sahiptir. Aynı şekilde İmam Sadık (a.s) demiştir ki: “ Şüphesiz Hüseyin b. Ali (a.s) şöyle buyururlardı: “Eğer ziyaretçim Allah’ın kendisine ne hazırladığını bilirse, sevinci tahammülsüzlüğünden daha üstün olur.” Şüphesiz onun ziyaretçisi günahlardan temizlenmiş bir halde evine döner.” O hazreti gerçek bir şekilde, şuurlu bir halde, halis bir niyetle ziyaret etmek elbette karşılıksız kalan bir şey değildir.
Yüce Allah, bu ziyarete katılan, Aşura, Erbain ve İmam Huseyn´in (a.s) kıyamını canlı tutan Ehl-i Beyt dostlarından razı olsun ve bizleri de bu ziyarete müşerref olanlardan karar kılsın.
Muhammet Sayan