Kafirun süresi Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Kul yâ eyyuhe’l-kâfirûn.
2- Lâ a’budu mâ ta’budûn.
3- Ve lâ entum âbidûne mâ a’bud.
4- Velâ ene âbidun mâ abedtum.
5- Velâ entum âbidûne mâ a’bud.
6- Lekum dînukum veliye dîn.
Kâfirûn Suresi Meali
(1) De ki: “Ey inkârcılar!
(2) Ben sizin tapmakta olduğunuz şeylere tapmam.
(3) Siz de benim taptığıma tapıyor değilsiniz.
(4) Ben sizin taptıklarınıza tapacak değilim.
(5) Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.
(6) Sizin dininiz size, benim dinim banadır.
“Nüzul SebebiKur’an-ı Kerim müfessirleri (Taberi, Tusi, Meybudi, Tabersi ve Ebu’l Futuh gibi) bu surenin nüzul sebebi hakkında şöyle yazmışlardır: Küfür ve dalaletin önderlerinden olan Kureyş’in ileri gelenlerinden “Velid b. Muğire, As b. Vail, Esved b. Abdu’l Muttalib, Ümeyye b. Halef ve Haris b. Kays Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına gelip karşılıklı anlaşma ve uzlaşma teklifinde bulunarak şöyle dediler: Ey Muhammed (s.a.a)! Bir müddet (bir yıl) sen bizim dinimiz üzerine ol ve ilahlarımıza (putlarımıza) ibadet et (tap); bir müddette (bir yıl da) biz senin ilahına ibadet edelim. Ancak Allah Resulü (s.a.a) katiyetle onların bu teklifini reddetti ve bunun üzerine Kafirun Suresi nazil oldu.[2]
Tefsiri NoktalarAllame Tabatabai Kafirun Suresi’nin 6. ayeti (Lekum dînukum ve liye dîn; Sizin dininiz size ve benim dinim de banadır.) konusunda şöyle yazmaktadır: Bu ayet mana hasebiyle bir önceki ayetteki mananın vurgulanmasıdır. Yani Allah Resulü (s.a.a) ile Müşriklerin müşterek olmadıklarını vurgulamaktadır. “Lekum” ve “liye”deki lam, Lamı İhtisas’tır. Yani Sizin dininiz (putlara tapmak) size özgü ve size hastır ve benim dinimle bir irtibatı yoktur. Benim dinim de bana özgüdür ve sizi kapsamaz.[3]Burada okuyucuların zihnine, bu ayet-i kerime bizi din seçimi hakkında özgür bırakarak isteyen şirki ve isteyen de tevhid (İslam) dinini seçebilir mi demektedir? Veya ayet-i kerime Allah Resulüne (s.a.a) müşriklerin dinine karışmamayı mı emretmektedir? gibi sorular gelebilir. Ancak bizim (Allame Tabatabai) yaptığımız manada bu sanrılar ortadan kalkmaktadır. Zira ayet-i kerime “siz benim dinime yönelmeyeceksiniz (kabul etmeyeceksiniz) ve ben de sizin dininize yönelmeyeceğim” Kur’an’ın içerdiği hakka davet esası bu sanrıyı ortadan kaldırmaktadır.[4]Bazı müfessirler bu sanrıyı ortadan kaldırmak için şu açıklamada bulunmuşlardır: Ayet-i Kerime’deki “din” kelimesinden maksat, mezhep ve inanç değil, ceza ve mükâfat manasındadır. Yani “sizin ceza ve mükâfatınız size, benim ceza ve mükâfatım ise, banadır” demektedir.[5] Bazı müfessirler ise şöyle demişlerdir: Bu ayette takdiri “Lekum cezau dinikum veliye cezau dini” olan bir izafe (muzaf) silinmiştir. Yani “sizin dininizin mükâfat ve cezası size ve benim dinimin ceza ve mükâfatı bana aittir” demektedir. Ancak bu iki açıklama zihinden uzaktır (doğru değildir).
İlahiyatçı Yazar Bayram Dalga