Hz. Ummu’l-Benin, tarihte eşi benzeri olmayan yüce şahsiyetlerden ve anneliğin en üstün örneklerini gösteren mümine hanımlardandır…
Hz. Ummu’l-Benin için evlâdının yanı başında tutulan matemin detaylarını zikretmeden önce kendisinin kim olduğunu hatırlatalım ve tarihte kendisi hakkında söylenenler üzerinde duralım.
Adı Fatıma bin Huzam olup Amirî kabilesinin Kilâb aşiretinin Rebîâ kolundandır. Araplar arasında cesurluğu ve keremi ile nam salan pek soylu bir şecereye sahiptir. Ailesinin ve atalarının kahramanlıkları, keremi ve cesareti Araplar arasında dillere destandır.
Neden “Ummul Benîn” lakabıyla anılıyor?
Hz. Ummul’-Benîn (s.a ); Müminlerin Emiri, Muttakilerin Önderi, Hz. Resûlullah’ın (s.a.a ) Canı, Kardeşi, İlminin varisi ve damadı olan Hz.İmam Ali bin Ebi Talib’in (a.s) zevcesidir. Hz. Ummu’l-Benin (s.a), Müminlerin Emiri’nin (a.s); Hz. Fatıma Zehra’nın (s.a) şahadetinden sonra evlendiği bir hanımıdır. Annelerinin adını taşıdığından; evlendiği sırada küçük yaşlardaki Hz.İmam Hasan (a.s), Hz. İmam Hüseyin (a.s) ve Hz. Zeyneb-i Kübra’nın (s.a) yanında ismiyle zikredilerek onları annelerinin yaşadıklarını ve yokluğunu hatırlatıp üzmek istememiştir. İşte bu yüzden Müminlerin Emiri’nden (a.s) kendisini adıyla anmamasını rica etmiştir. Müminlerin Emiri (a.s ) da, isteği üzere, künyesi “Ummu’l-Benin/Çocukların Annesi” künyesi ile kendisine hitap etmiştir.
Evliliği
Rivayet olunduğu üzere Müminlerin Emiri (a.s), Arapları soy yönünden iyi tanıyan kardeşi Hz. Akil bin Ebi Tâlib’e (a.s) şöyle buyurmuştur: Benim için Arapların kahramanlarından dünyaya gelmiş bir hanımı iste ki; onunla evlendiğimde bana yiğit bir evlat doğurabilsin. Bunun üzerine Hz. Akil şöyle demiştir:
Kilaboğulları’ndan Fatıma Hanım’a ne dersin? Araplar içinde (Haşimoğulları’ndan sonra) onun atalarından daha cesuru yoktur!”
Yiğit evlatları
Hz. Ummu’l-Benin, Müminlerin Emiri ile gerçekleştirdiği o nurlu ve bereketli evlilikten dört erkek evlat dünyaya getirmiştir. Bunların en büyüğü; künyesi “Ebulfazl” ve lakabı da “Haşimoğullarının Dolunayı/Ay yüzlüsü” olan Hz. Abbas b. Ali’dir (a.s). Hz. Abbas’ın (a.s) üç yiğit kardeşi olduğunu söylemiştir. Hz. İmam Hüseyin’in (a.s) sancaktarıdır. Araplar arasında sancaktarlık çok önemlidir. Zira sancağın düşmesi ordunun yenildiği anlamına gelir.
Hz. Ebulfazl Abbas’ın (a.s) üç kahraman kardeşi olduğunu söylemiştik:
Fahr-ı Kâinat Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) pek muhterem Babası’nın (a.s) adaşı, Hz. Abdullah b. Ali (a.s),
Cennetteki kanatlarıyla müjdelenen Hz. Cafer-i Tayyar’ın (a.s) adaşı Hz. Cafer b. Ali (a.s) ve,
Müminlerin Emiri’nin (a.s) meşhur Şiilerinden ve can dostlarından olan Hz. Osman bin Maz’ûn’un adaşı Hz. Osman bin Ali (a.s).
Müminlerin Emiri (a.s) bu hususu özel olarak belirtmiş ve Hz. Osman bin Maz’ûn’a duyduğu muhabbetten dolayı bu ismi verdiğini söylemiştir.
İşte bu yiğitlerin her üçü de en yiğit şekilde savaşmış ve Ağabeyleri Hz. Ebulfazl Abbas (a.s) gibi; Aşûra gününde Hz. İmam Hüseyin’in (a.s) davası uğrunda canları, kanları ve sevdikleri ne varsa feda ederek şehit olmuşlardır.
Hz. Ummu’l-Benin, imanı ve Allah-u Teâlâ katındaki üstün makamı hakkında söylenenler
Hz. İmam Hüseyin’e (a.s) sevgisi, bağlılığı ve destansı vefasına dair birkaç tarihi şahid:
Şeyh Mamakânî Tenkîh-ul Makâl adlı kitabında Onun hakkında şöyle diyor: “Kendisi’nin imanının ne denli kuvvetli olduğu şuradan anlaşılıyor: Müjdeci beklerken matem haberi ile sarsılmış, her bir evladının şahadeti için Ona matem şiiri okunduğunda –mealen- “Bana Hüseyin’den haber ver!” demiştir. En son Hz. Abbas’ın (a.s) haberini aldığında:
! Evlatlarım da, gök kubbenin altındaki her şey de Hz. Hüseyin’e (a.s)
feda olsun!”demiştir.
İşte bu; çok yüksek bir dini makama sahip olduğunu ortaya koymaktadır.”
en-Nakdi “Zeyneb-ul Kübra” adlı kitabında Onun (hakkında şöyle diyor: “Faziletli (üstün) ve Ehlibeyt’in hakkını tanıyan hanımlardandı. Aynı zamanda da fasih ve belagatli konuşurdu. Pek takvalı, zahide (dünyadan yüz çeviren) ve çokça ibadet eden bir hanımefendi idi.”
VEFATI:
Tarihçiler, Hz. Ummu’l-Benin Kerbela faciası sonrasında yaptıklarından pek bahsetmemiştir. Sadece Medine-i Münevvere’deki Baki mezarlığına gittiğini, orada uzun uzun ağladığını ve okuduğu matem şiirleri ile, o sırada orada bulunan veya oradan geçen en katı kalpli insanları bile ağlatabildiğine değinmişlerdir.
Bazı rivayetlerin naklettiği üzere H. 64 senesi 13 Cemaziyelâhir Cuma gününde, Hz. Ummu’l-Benin; Hz. İmam Hüseyin’in (a.s), Hâne Halkı’nın (a.s) ve Can dostlarının yaşadıklarının derin yaraları, üzüntüsü ve kederine daha fazla dayanamayarak dünyaya gözlerini yummuştur. Nitekim mübarek kabri de Medine-i Münevvere’de Baki Mezarlığı’ndadır.
Ehlibeyt Alimi İlahiyatçı Yazar Behlül Salmanlı