EHLİBEYT SEVGİSİ ALLAH’IN BİR LÜTFUDUR
بسم الله الرحمان الرحيم
İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:
“Ey Numan oğlu! Allah, biz Ehl-i Beytin (a.s) sevgisini göklerden, arşın altındaki hazinelerden altın ve gümüş hazineleri misali, belirli bir miktarda indirir ve onu en iyi Mahlûkuna bağışlar: Bu hazinelerin, yağmur bulutlarına benzer bulutları vardır; Allahu Teâlâ yaratıklarından sevdiği kimseye bu nimeti vermek istediğinde, bu bulutların, şiddetle yağmasına izin verir; öyle ki, bu lütuf annesinin karnında olan cenine bile ulaşır.” (1)
Bu nimetten dolayı ne kadar şükretsek hakkını eda etmiş olmayız. Önemli olan küfranı nimet olup bu nimeti elden vermemek ve onu iyi korumaktır.
YERYÜZÜ (Masum) İMAMSIZ (a.s) OLMAZ
Allah (a.c) Hakimdir, Alimdir ve İlletu’l İlel’dir. O, yeryüzünü tabiat örtüsü için, tabiat örtüsünü hayvanlar için ve hayvanları da insanlar için yaratmıştır. Nitekim Allahu Teâlâ İnsana hitaben şöyle buyuruyor:
“Yeryüzünde olanların hepsini sizin için yaratan odur.” (2)
Ebu Hamza şöyle rivayet etmiştir:
“Ebu Abdullah (Cafer Sadık’a a.s) dedim ki: Yeryüzü imamsız olur mu? Buyurdu ki: «Eğer yeryüzü imamsız kalırsa, batar (Yok olur, helak olur.)”
Meğer varlık alemi onlarla başlamamış mı? Yeryüzü ve içindekiler onların sebebine yaratılmıştır. Bu, Hadis-i Kisa’da da geçmektedir. Peygamberimiz (s.a.a) buyuruyor ki:
“Eğer ben ve sen olmasaydık ey Ali! Allah mahlukatı yaratmazdı.”
Öyleyse onlar için yaratılan, onlar olmayınca da helak olur, yok olur. Kur’an ve hadislerde, Masum imamların, nimetlerin vasıtası ve o nimetlerin kaynaklarının sebepleri olduklarına dair çokça deliller vardır. İmam Mehdi’nin (a.f) ziyaret namesinde de şöyle geçmektedir:
“Sizler her şeyin sebebi ve o şeye giden (O şeye ulaşmanın yegâne) yolusunuz.” (3)
Keracuki, (r.a) “Kenzu’l Fevaid” kitabında, İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet ediyor:
“Ebu Hanife, o hazretle birlikte yemek yiyordu. İmam Sadık (a.s) yemek yemekten el çekince şöyle buyurdu: “Elhamdulillahi rabbil alemin, Allahumme inne haza minke ve min Resulike (s.a.a)” (4) Bunu duyan Ebu Hanife şöyle dedi: Sen Allah’a Şirk mi (Ortak mı) koşuyorsun? İmam buyurdu: Vay olsun sana Allahu Teâlâ buyuruyor:
“Eğer onlar Allah ve Resûlünün kendilerine verdiğine razı olup, “Bize Allah yeter. Lütuf ve ihsanıyla Allah ve Resûlü ileride bize yine verir. Biz yalnız Allah’a rağbet eder (O’nun ihsanını ister)iz” deselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu.” (5)
Ve yine buyuruyor: “Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar.” (6)
Bunun üzerine ebu Hanife şöyle dedi: Sanki ben bu iki ayeti Allah’ın kitabında şimdiye kadar ne okudum ne de işittim. İmam şöyle buyurdu: Elbette ki sen bu iki ayeti okudun ve işittin lakin Allahu Teâlâ senin ve senin gibilerin hakkında şu ayeti nazil buyurmuştur:
“Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?” (7)
Ve yine diğer bir ayette buyuruyor:
“Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır.” (8)
Görüldüğü gibi her nimet, onların vesilesiyle nazil olmaktadır ve her bela onların vesilesiyle def olmaktadır. Onlara kalben ne kadar yakın olursan o derece bu nimetlerden dünya ve ahirette yararlanırsın ve ne kadar uzak olursan o derece belalara duçar olursun.
—————————————————————————————————————————–
(1)- Mümin- Tak diye meşhur olan Ebu Cafer Muhammed b. Nu’man, İmam Ca’fer Sadık (a.s) ve İmam Musa Kazım (a.s)’ın ashabındandır. Kendi döneminde Şia’nın tanınmış kelamcılarındandı; Ebu Hanife’yle çeşitli konularda tartışmaları vardır.
(2)- Bakara 29
(3)- Biharu’l-Envar, cilt 94, sayfa 37, hadis 6.
(4)- Hamd Alemlerin Rabbinedir. İlahi şüphesiz bu nimet senden ve senin Resulündendir (s.a.a).
(5)- Tevbe 59
(6)- Tevbe 74
(7)- Muhammed (s.a.a) 24
(8)- Mutaffıfın 14
Ehlibeyt Alimi İlahiyatçı Yazar Ammar İlter